Vakıa; 20 nci yüzyılda Menfi Milliyetçilik fikirleri ile İslam birliği parçalanmış, Müslüman ülkelerde kendi içinden çıkan kendi değerlerine yabancı, zalim ve despot yöneticiler ABD ve Avrupa’yı arkalarına alarak darbe ile iş başına geldiler, getirildiler. İktidarlarının devamı için kendi halklarına zülüm ve baskıda sınır tanımadılar.
Bir yanda ülkelerinde ki despotizme yeter diyerek isyan eden halkı “fareler” diye niteleyen ve onlara böcek muamelesi yapmaya kalkan zalim diktatörler, diğer yanda Rusya’nın dağılması ile kendine İslamı, Müslümanları düşman gören ABD’nin güdümünde ki NATO.
Yıllardır aynı senaryo; önce zalim bir işbirlikçi bulunup yönetime getiriliyor, besleyip büyütülüyor sonra o zalim yönetici bahane edilerek Müslümanlar üzerinde yeni geliştirdikleri silahlar deneniyor, Müslüman ümmetinin kanı oluk oluk akıyor. Müslümanları katleden ABD ve Avrupa’nın kafir ve zalimleri dişlerinin kirası olarak bölgedeki petrole konup attıkları füzelerin parasını da tahsil ediyor, bir taşla iki kuş vuruyorlar.
Ey Ümmet!
Bu senaryoyu daha ne kadar seyredeceğiz?
Daha ne kadar Müslüman kanı akacak?
Vicdanlarımız ölmüş mü?
Üzerimizde ölü toprağı mı var?
Neden kendi mahallemizdeki problemi ABD ve Avrupa’nın çözmesini bekliyoruz?
Ne oldu bize? Ne oldu Dünya’ya adalet dağıtan İslam Milletine?
Kendi problemlerimizi kendimizin çözmesi çok mu zor?
Zor değil aslında çok kolay, bakın vicdanı ölmemiş, aklı sönmemiş bizden biri çözüm için neler söylüyor.
“Bu gidişe dur demek için İslâm Ülkeleri gücünü fark etmeli, içinde bulunduğu dağınıklıktan bir an önce kurtulmalıdır.
Birbuçuk milyarlık nüfusu, sahip olduğu yer altı, yerüstü ve enerji kaynakları, kara, deniz ve hava ulaşımlarını kontrol edebilen jeopolitik konum ve büyüklüğü ile İslam Dünyasının, Dünya lideri olması için tek eksiği, müşterek iradeyi sergileyecek mekanizmaları kuramamış olmasıdır.
İslâm Konferansı Örgütü (İKÖ) daha aktif hale getirilmelidir.
Bağlı Kuruluşlar arasına “Müslüman Devletler Savunma Bakanları Konferansı”, Komiteler arasına da “Savunma İşbirliği Daimi Komitesi” ve “Savunma Sanayii İşbirliği Daimi Komitesi” dahil edilmelidir.
İslam Ülkeleri, Jeopolitik konumları ve ırkî bağları dikkate alınarak
Müslüman Ortadoğu Arap Devletleri Birliği
Müslüman Orta Asya Türk Devletleri Birliği
Müslüman Kafkasya Türk Devletleri Birliği
Müslüman Yakın Doğu Devletleri Birliği
Müslüman Uzak Doğu Devletleri Birliği
Müslüman Kuzey Afrika Devletleri Birliği
Müslüman Okyanus Havzası Afrika Devletleri Birliği
Müslüman Kızıl Deniz Havzası Afrika Devletleri Birliği
Müslüman Avrupa Devletleri Birliği,
olarak bir araya getirilmeli, öncelikle birbirine komşu olanlar arasında saldırmazlık anlaşmaları, sonra da Savunma İşbirliği Anlaşmaları oluşturulmalıdır.
Bölgesel Birliklere mensup devletler, federatif bir yapı ile; Bölgesel Birlikleri de konfederatif bir yapı ile birleştirerek, İslâm Birliği hedeflenmeli ve çalışmalar bu hedefi elde edecek şekilde yönlendirilmelidir.
Ekonomik ve Teknolojik gücün yeterli olması, birliğe götürecek fevkalade önemli bir etken olmakla birlikte; birlikte hareket edebilmek ve mevcut imkanları aynı hedefe yönlendirebilmenin de, ekonomik, teknolojik, askerî ve siyasi gücün oluşturulmasını çabuklaştıracak çok önemli bir etken olduğu unutulmamalıdır.” (1)
Çok haklısın Adnan paşam yıllardır seyrettiğimiz bu senaryonun bozulması, akan Müslüman kanlarının son bulması Dünya da adaletin yeniden tesis edilmesi için acilen İslam birliğinin sağlanması zaruridir. Bu maksatla öncelikli olarak Müslüman ülkelerdeki yöneticiler bizde olduğu gibi halkın değerleri ile barışık olmalı.
Allahtan niyazım kurulmasını teklif ettiğiniz Müslüman Devletler Savunma Bakanları Konferansında Türkiye’mizi Savunma Bakanı olarak temsil etmeniz. 21.03.2011
Nurettin YAVUZ
E. Tankçı Kd.Bşçvş.
(1) E. Tuğgeneral Adnan TANRIVERDİ’nin http://www.adnantanriverdi.com sitesinden alınmıştır.