Perşembe, 14 Şubat 2013 10:01

TELEVİZYONA DEĞİL TAHRİR’E BAK

Arap Baharı diye nitelendirilen halk hareketlerinin rejim ve yönetim değişikliği sağladığı son ülke Mısır. Mısır halkının devrim olarak adlandırdığı değişim sonrasında, anayasal ve seçimli bir yönetimin işbaşına geldiği ülke, henüz durulmuş gözükmüyor. En azından yazılı ve görsel medyanın kahir ekseriyeti böyle söylüyor.

     Televizyonların haber bültenlerinde Tahrir meydanında Mursi yönetimine karşı gösterilerin şiddetlenerek sürdüğü, polisle çatışma görüntüleri eşliğinde verilmektedir. Batı medyasında da durum bizdeki ile aynı. Yabancı televizyonların yanı sıra pek çok gazete ve dergide benzer resim ve haberleri görmek mümkün. İşte beni şaşırtan da bu.

      Dokuz günlük Mısır seyahatimin yedi gününü Kahire’de geçirdim. Otelim Tahrir meydanın tam göbeğine bakan konumda idi. İsmini de vereyim ”CITY VIEW”. Gelelim Tahrir meydanındaki duruma. Meydan içindeki refüjlere rastgele kurulmuş derme çatma 20 kadar çadır. Araç trafiği olmadığı için meydandan kestirme giden insanlar. Ben de gece ve gündüz saatlerinde çadırların arasından birkaç defa geçtim. Çevredeki dükkanlar açık ve kaldırımlar insan dolu. Kimsenin meydandakileri umursadığı yok. Zaten dikkat çeken bir şey de yok. Çünkü gündüz saatlerinde ortada gösterici de yok. Muhtemelen çadırlarında uyuyorlar. Akşam olduğunda kameralar gelmişse 50 ye yakın gösterici bir araya geliyor ve kameralara 5 dakikalık slogan atılıyor. Çekimden sonra ortada yine kimse yok. Marjinal partilere Mossad tarafından para yardımı yapıldığı ve göstericilere para verildiği halkın arasında bile söylenir olmuş.

       Peki haftalardır bu insanlar niye Tahrir’de pinekler? Niye halk bunları görmezden gelmektedir. 20 milyon civarında insanın yaşadığı bilinen Kahire halkı neden devrim öncesi gibi Tahrir’e akmaz. Şehrin en merkezi yeri olan Tahrir’den geçenlerin bir kısmı bile 40-50 kişilik gruba destek verseler meydan yarım saatte dolar taşar. Gerçek bu iken Batı medyası, Türk medyası niye ortalığı yangın yeri gibi göstermektedir?

      Bu soruların cevabını vermeden önce turizmin Mısır ekonomisinde azımsanmayacak bir yeri olduğunu unutmayalım. Devrim sonrası seçimleri kazanan Müslüman Kardeşler hareketinin iktidara gelmesi,  ülkede bugüne kadar muktedir olanları rahatsız etmeye yetmiştir. Cumhurbaşkanı Mursi başkanlığındaki yönetimin Hüsnü Mübarek’in dış politikasını terk etmesi, hatta Türkiye ile paralellik arzeden politikalara yönelmesinin bölgede hangi ülkeyi rahatsız edeceğini tahmin etmek de zor olmasa gerek. Refah Sınır Kapısının açılmasından başlayarak Filistin’e verilen desteği ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nın son toplantısının Kahire’de yapıldığını da hatırlamakta yarar var. Bu örnekleri çoğaltabilirsiniz. Ama konumuz Mısır dış politikası değil.

       Nasıl ki bölgesinde güçlü bir Türkiye istemeyenler, ülkemizi bir iç savaşın yaşandığı yer gibi gösterme gayretindeler. Nasıl ki yerli basınımızın da terör eylemlerini veriş biçimi yabancı basının ve terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmektedir. Aynen öyle de istikrar arayan Mısır’da da basının büyük kısmı bizdeki gibi hareket etmektedir. Arap ve İslam dünyasını önemli ülkesi olan Mısır’da taşların yerine oturması biraz daha zaman alacak gözüküyor.

Yakup Evirgen

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...