Pazartesi, 06 Nisan 2015 12:54

Balyozda Gerçek Yüz,

Geçtiğimiz günlerde Balyoz davasından tutuklu tüm subaylar serbest kaldı. Bu davada tek tutuklu muvazzaf subay olan Orgeneral Bilgin Balan’lı dahil birçok isim basın açıklamaları ile adaletin yerini bulduğunu ifade ettiler. Siyasilere ve bu işe taraf olanlara sitem etmeyi de unutmadılar…

            Cumhuriyet tarihinde hatta belki de Türk tarihinde böyle bir olay vuku bulmamıştır. Davanın başlamasından itibaren basın dahil tüm ortamlarda Balyoz davasının eksikliklerine ve içlerinde masum subayların olduğuna dikkat çekmişimdir.

            Hatta ilk defa ilan ediyorum ki; bir general için de ilgili mahkemeye tanıklık için dilekçe verdim. Ancak tanıklığım kabul görmedi. Her neyse biz konumuza dönelim.

            Balyoz davasının tutuklu sanıklarının beraat etmesi akıllarda her şeyin bir düzmeceden ibaret olduğu izlenimi bıraktı. Halbuki, işin aslı onlar da biliyor ki öyle değil.

            28 Şubatı hedefleyenler 1994 yılından itibaren Yüksek Askeri Şura’ yı (YAŞ) kullanarak kendilerinden olmadıklarını düşündükleri muhafazakar kimliği olan subayların tamamını ordudan uzaklaştırdılar. Kalanlarını sindirdiler. Bir süre sonra da emekli ettiler.

            Sadece kendilerine değil, ailelerine, anne babalarına, eş ve çocuklarına da zulmettiler. Bu zulüm öyle bir safhaya geldi ki, sivil hayattaki işlerine bile müdahale edildi. Sonrasında yani 2003 yılından sonra geçmişte şeriatçı dedikleri iktidar tek başına ve biraz daha muktedir olarak iş başına gelince farklı bir planı uygulamaya koydular.

            İçi boşaltılmış şehadete koşacak vatan evlatlarından mahrum kalmış, tek düşüncesi makam ve mevki olan bir takım rütbeli personelle bu emellerini gerçekleştirmek istediler. Çünkü 28 Şubatın icra makamında olanlar artık dönemin kudretli paşaları konumunda idiler.

            Allah bir zalimden intikamını başka bir zalimle alır. Sonra döner o zalimin hesabını görür. Sekiz yaşında bir kız çocuğunun Kuran ve ilahi eğitimine tahammül gösteremeyenler bu kez hesapları başka olan bir zalimin elinde hesap vermeye başladılar.

            Bu ikinci yapı sizce nasıl doğdu hiç düşündünüz mü? Muhafazakar düşünce içerisindeki subaylar atılmaya başlanınca bu kez gözle, gizlilikle, takiye ile namaz kılan ve kendisini gizleyen birileri yetiştirilmeye başlandı. Bu yapının oluşmasına neden olan tek ve gerçek sebep Türk Silahlı Kuvvetlerinde yer alan muhafazakar avcılığına soyunmuş olan Kemalist yapıdır.

            Bu yapı, Ergenekon ve Balyoz davaları ile muhafazakar kesimi bahane ederek iktidarı köşeye sıkıştıranları sindirmiş, asli vazifelerine dönmeleri yolunda bir etken olmuştur. Burada önemli olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin asli vazifesine yani ülke topraklarını dış tehditlere karşı savunma ve muhafaza etme görevine dönmüş olmasıdır.

            Kişilerin ceza evlerinde yatması hiç kimseye fayda vermez. Mağduriyet yaşamış olanların acılarını dindirmez. Onların yaşamış oldukları travmayı iyileştirmez.

Ancak Ordunun gerçek vazife hattına çekilmiş olması ülkemiz ve milletimiz  açısından bir kazançtır, tesellidir. Siyasi irade son 50 yıldan sonra ilk defa muktedir olarak ülkeyi kendi iradesi ile idare etmeye başlamıştır. Bu bir kazanımdır.

            Cumhurbaşkanımızın aldatıldık demesi doğrudur. Yalnızca onlar değil tüm millet aldatılmıştır. Başta dediğimiz gibi maksat hasıl olduktan sonra asıl suçluların yanına ilave edilen masumlar hürmetine bu davayı uzatmanın bir manası da yoktur. Bir otobüste bir masum olsa o otobüs toptan imha edilmez. Balyoz davasında gerçekten suçlu olanlar da bu masumlar hürmetine kurtulmuşlardır. Biz de, onlar da, siyasiler de ve Allah da biliyor ki gerçekte suçlulardır.

            Biz onlara hakkımızı helal ediyoruz. Ve diliyoruz ki ölmeden önce son nefeslerini vermeden yanlışlarından ve yaptıkları zulümden pişman olurlarda tövbe ederler. Çünkü biz kardeşlerimizle hatalarına rağmen aynı cennete girmekten utanç duymayız. Ama onlar yıllarca bizimle aynı ortamlara girmekten utandılar.

            Bizleri hep rakip ve düşman gördüler. Demek aslında asıl düşmanlarımız dün onları bugün cemaati kullananlarmış meğer!

            Onlara yeniden sesleniyorum. Ortalarda masum edebiyatı yapacağınıza kendinize gelin tövbe istiğfar edin ve canla başla bu iktidarın muzafferiyeti için çaba sarf edin. Hiç olmazsa belki yaptığınız zulümlerin affına sebep olursunuz.

                                                                                                                      06.04.2015      

Ersan Ergür

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...