Cumartesi, 23 Nisan 2016 10:29

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATINDA ERDOĞAN

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın İstanbul'daki toplantısı, öyle görünüyor ki, Teşkilatın tarihinde, onu bir göstermelik kurum olmaktan çıkarıp etkin kılacak önemli bir dönüm noktasını oluşturacak gibi. Teşkilatın tarihinde ilk defa dünya meselelerine bu kadar cesurca itirazda bulunan, tabir caizse bugünün dünya düzeni içinde bir tür ana muhalefet görevini yüklenmesine tanık olunuyor.

İstanbul’da toplanan 13. İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde yeni bir dönemin ve anlayışın işaretlerini verdi.

Bilindiği gibi İİT’nin 57 üyesi var. BM’den sonra dünyanın en geniş katılımlı platformu. Nüfusu, ekonomik gücü ve askeri gücü itibariyle dev bir yapı. Ancak etkinliğine baktığınız zaman kurulduğu günden bugüne kadar bir varlık gösterdiğini söylemek çok zor.

Rahmetli Necmettin Erbakan'ın sıkça dile getirdiği İslam Ortak Pazarı, İslam Nato'su ve İslam Dinarı hayalleri vardı. Başbakanlığı döneminde kurduğu ve O'ndan sonra bir daha adından hiç söz edilmeyen D8 projesi de hayallerinin bir parçasıydı. Avrupalılar bu hedefleri hep gerçekleştiler, ancak İslam alemi ne yazık ki şimdiye kadar reel bir adım atamadı.

İslam İşbirliği Teşkilatı 13. İslam Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarihi bir açılış konuşması yaptı. Seçildiği günden beri alışılagelmişin dışında, farkı bir Cumhurbaşkanlığı portresi ortaya koyan Erdoğan, yaptığı açılış konuşması ile de çok farklı, aktif, bölge ve dünya siyasetinde etkin bir İİT Başkanı olacağını ortaya koymuş oldu.

Herkes doğruyu bilir ama söyleyemez. İşte Erdoğan'ı farklı kılan da bu! Erdoğan doğruları söylemekten korkmuyor, çekinmiyor. Hem de doğruları muhataplarının gözünün içine baka baka haykırıyor.

Erdoğan İslam Coğrafyası'nın içinde bulunduğu sıkıntıları ve çözüm önerilerini çok net bir şekilde ortaya koydu.

"Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik fitnesi geliyor, ırkçılık fitnesi geliyor. Her zaman ifade ettiğim gibi benim dinim Sünnilik de değildir Şiilik de değildir, benim dinim İslam'dır." diyerek en büyük tehlikenin altını çizmiş oldu.

"İslam barış ve sulh dinidir. Adı ne olursa olsun; her gün mazlumlara saldıran, onların canlarına kasteden, mallarını yağmalayan ve bunları sözüm ona İslam adına, Müslümanlık adına yaptıklarını iddia eden terör örgütleri asla bu mukaddes dinin temsilcisi olamazlar."

"İslam ülkeleri arasında birlik ve beraberlik biran önce sağlanmalıdır. İslam ülkeleri ne kadar birbirine düşerse dünya üzerindeki mazlumlar ve masumlar o kadar sıkıntıya maruz kalmaktadırlar. Bunun için İslam ülkeleri bölücü değil birleştirici olmalı,  ihtilafları değil ittifakları, husumeti değil muhabbeti güçlendirmelidir. Yaşanan çatışmalardan, çekişmelerden, düşmanlıklardan zarar gören sadece Müslümanlardır, sadece İslam ülkeleridir."

Erdoğan'ın İslam ülkelerine ve uluslararası topluma çağrı ve önerileri şöyle devam etti:

Terörü yok etmek adına; operasyonel,  finans ve insan kaynaklarını kurutmak için uluslararası işbirliği,

İstanbul merkezli bir İİT Polis İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi kurulması,

Batı’da yükselen yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve ırkçılık hareketlerine karşı tetbir alınması,

Suriyeli mültecilerin durumu,

Filistin’deki İsrail işgali, Filistinlilerin evlerinin tahrip edilmesi, keyfi öldürmeler, tutuklamalar ve Gazze’deki ablukanın sona erdirilmesi,

Haremi Şerif’in kutsallığının ihlal edilmesine karşı Kudüs’ün İslami kimliğini korumak için her türlü tedbirin alınması,

Filistin’in uluslararası organizasyonlara üyeliğinin desteklenmesi ve devlet olarak tanınması,

KKTC'ne haksız uygulanan izolasyonun kaldırılması,

Baskıya maruz kalan Müslüman azınlıklarla dayanışma yapılması,

Balkanlar'dan, Güney Doğu Asya'ya ve Afrika'ya kadar dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Müslüman toplumlara İslam alemi olarak destek verilmesi,

Müslüman gençlerin toplumdaki rollerini güçlendirme, eğitim ve istihdam olanaklarını iyileştirme çabalarının teşvik edilmesi,

Küresel ekonominin işleyişinde önemli rolü olan tahkim sisteminin İslam ülkeleri arasında oluşturulması, 

İstanbul'da, düzenli aralıklarla toplanacak bir Kadın Konferansı oluşturulması,

Dünya nüfusunun 4'te 1'ini teşkil eden Müslümanların Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde  tek bir daimi temsilcisi  yok. Bu adaletsiz yapının daha düzgün işlemesi adına ve temsilde adalet adına Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yapısının dünya nüfusunun coğrafi ve dini dağılımı göz önünde bulundurularak yeniden belirlenmesi,

Yani Erdoğan diyor ki;

Ey İslam Alemi uyan! Sen bırak Hıristiyanları dost edinmeyi, Müslümanları dost edin. Allah'ın ipine sımsıkı sarıl. Ayrılıkları bir kenara bırakalım. Ve gelin yeniden KARDEŞ olalım. Bak o zaman dünya senin ayağına nasıl gelecek!..

Son Düzenlenme Cumartesi, 23 Nisan 2016 10:58
Hakverdi ALTUĞ

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...