Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Pazar, 19 Kasım 2017 20:38

Medyatik Akademik Muhafazakâr Cücelik ve İzmir Marşı

Önderlerine bağlılıklarını balkonlarına astıkları posterlerle gösterenler, Anıt-Türbe’ye akın edip tavaf edenler, kendilerine katılmaya koşan muhafazakâr kalabalıklarla iman tazelediler.

‘Haklı çıktık’ naralarıyla yaralarını sardılar. Nice zamandır üstenci bir bakış fırlatamamışlardı.  

2017 Ekim ve Kasım’ı eşi görülmemiş kulluk eylemlerine sahne olmuş ülke genelinde.

İmam Hatip Lisesi kızları, büyük bir adanmışlıkla koreografik gösteriler sunmuş.

Başörtülü bir lise öğrencisi öndere ‘Kürtçe Ağıt’ yakmış.

Saygı duruşu için sokakta hayat durmuş, durmayanlar okkalı küfürlerin muhatabı olmuş.

‘Olmasaydın olmazdık’ sloganıyla tanrısal nitelikler yakıştırmakta bir sakınca görmemişler.

Türbelere bir şeyler istemeye gidenler ile Anıt-Türbe’ye koşanların yolu kesişmiş nihayet.

Önder bir pasta; kes kesebilirsen ye yiyebilirsen. Pastadan pay kapma yarışı müthiş kızışmış.

İlhamını ‘Göklerden geldiğine inanılan kitaplardan almayan, hayattan alan’ önder, ‘Hutbe okuyan vaaz veren’ önder… Seç beğen al…

Hükümetin önde gelen yetkilileri de kervana katılmış: Önderi kaptırmayız falana filana…

Hükümet yarışa katılır da işaret fişeğini gören akademisyenler, gazeteciler, televizyoncular katılmaz mı?

Kutsal devlet, yerlilik, millilik, başkalarına kaptırmama adına ‘Bizim önder’ tevilleri, güzellemeleri…

Özel hayatı nasıl olursa olsun devletimin kurucusu, lideri diyen bir akademisyen…

Önderi eleştirenleri, ‘Bizim mahallenin münafıkları’ olarak adlandıran, çok kapı eskitmiş haddini bilmez bir gazeteci.

Hepsi bir yana, gündemin eşi benzeri görülmemiş final sahnesi, ne olduğunun farkında olamayacak kadar sarhoş bir cüce televizyoncunun büyük bir huşû ile İzmir Marşı’nı okuyuşudur. Aslını unutan zıddına dönüşürmüş…

Gök kubbenin altında  pespayelik, rezillik, gardiyanına aşıklık, zavallılık ancak bu kadar olur…

Kemalistler kendi müminliklerinin, yeşile boyalı muhafazakâr ayinlerinden geri kalışından utanç duymuşlardır.

Kimse inancının münafıkı olmamalı ve buna da zorlanmamalı. Dinde zorlama yoktur.

Farklı inanç mensupları, diğerlerinin değerlerine saygı göstermeli. Herkes inancının gerektirdiği ritüelleri ve kültürü onurlu bir biçimde yaşamalı…

İnsana, topluma, ülkeye ve dünyaya yapılacak en büyük kötülük; kişilik kırılmasının dayatacağı ikiyüzlülüktür.

Ateist, sosyalist, liberal, ulusalcı v.b. yapılar ile Hıristiyan, Yahudi veya başka din mensupları kendi değerlerine uygun bir hayat tarzını yaşamalı.

Birbirimize borçlu olduğumuz yegâne şey ‘Adalet’tir.

Gelelim biz Müslümanlara…

Bize ne oluyor ki, Allah’a iman ettiğimizi ifade ettiğimiz halde, başka din veya ideolojilere yamanma peşindeyiz?

Bize ne oluyor ki, ‘Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa onlardandır.’ (Ebu Davud, es-Sünen) hükmünü unutur olduk.

Bize ne oluyor ki, Müslüman görünüp Rabbimize ve O’nun çağlar üstü mesajına kayıtsız şartsız bağlı kalamıyoruz.

Bize ne oluyor ki, ‘Sınırsız kudret ve yüceliğiyle Allah, onların tanrısal nitelikler yakıştırdığı varlıklardan çok yücedir.’ (Kasas-68) ayeti üzerine düşünmüyoruz.

Bize ne oluyor ki, bütün dünya bir araya gelse değiştiremeyeceği Kutlu Kitabımızın meşru çizgisinde soylu bir duruşun sahibi olamıyoruz.

Bize ne oluyor ki, Hak’la batılı karıştırarak İslâm’ın mümini kalacağımızı düşünür olduk.

Bize ne oluyor ki, izzeti Allah’ın yanında arayacağımıza, Allah’tan uzak güç merkezlerine maskaralık gösterileri yapıyoruz.

Bize ne oluyor ki, farklı din ve ideoloji mensupları kendi gerçekliklerine uygun bir kimliğe sahipken, Hakka uygun Müslüman kimliğimizle varoluş mücadelesi veremiyoruz.

Bize ne oluyor ki, bütün insanlığın vicdanı olmaktan uzaklaştık. 

Bize ne oluyor ki, iman, ahlâk, salih amel bütünlüğünde yeşerecek örnekliğimizi bütün insanlığa sunacak özgüvene sahip değiliz.

Bize ne oluyor ki, ‘Kınayıcıların kınamasından korkar’ olduk.

Bize ne oluyor ki, şeytanî güçlerin kirli ilkeleri karşısında Rabbimizin temiz cümlelerini beyan etmekten korkar, utanır olduk.

Bize ne oluyor ki, şeytanî iktidarların günah galerilerinde ikbal arayarak Müslüman kalabileceğimize nasıl inandık.

Kendimiz olmaya… İyi insan olmaya… Yeniden iman etmeye…

Başka türlü Allah’a bakacak yüzümüz olabilir mi?..

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...