Perşembe, 08 Ocak 2009 02:07

Kemal Gürüz'den Dünya Mahkemelerinde de Hesap Sorulabilecekmiş..

Kemal Gürüz’den Dünya Mahkemelerinde de Hesap Sorulabilecekmiş..

                                                                           Prof.Dr.Mustafa NUTKU

Türk Yüksek öğreniminde başörtüsü meselesi başta olmak üzere yıllardır yaşanan sıkıntılarda büyük sorumluluğu bulunan, iki dönem üst üste YÖK başkanlığı yapıp iki dönemden fazla yapılamayacağına dair kanunî engel sebebiyle 5 Kasım 2003’te YÖK başkanlığından ayrılan Kemal Gürüz’ün, Ergenekon Terör Örgütü’ne yönelik en geniş çaplı operasyon kapsamında gözaltına alınanlar arasında olduğu haberi medyada yer alınca, kendisiyle ilgili beş yıl kadar önceki Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan yazımı hatırladım. Kemal Gürüz’ün son gözaltına alınması hadisesi, bütün insanlar için olduğu gibi onun da dünya mahkemelerinde hesap sorulamayacak ve hesabını vermek Mahkeme-i Kübrâ’ya kalmış görünenlerinden başka, dünya mahkemelerinde de vermesi gereken konularda hesabı olabileceğini bana düşündürdü.

Bu dünya, kimseye kalmıyor; gelen gidiyor, giden bir daha geri gelemiyor. Gidilen o yerin neresi olduğu, ve orada neyle karşılaşılacağı ciddî şekilde merak edilmeli ve bu yolculuğun levazımatını hazırlamakta asla kusur ve ihmal gösterilmemelidir.

Dünyadaki kısa bir yolculukları için önceden tedbirlerini ve hazırlıklarını düşünen insanların, geri dönmemek üzere çıktıkları ebediyet yolculuğunun tedbirini almakta kusur ve ihmalkârlık göstermeleri, ne kadar büyük bir tezattır!

Bu mühim konuları ibretle tekrar düşünmeye vesile olsun diye, Kemal Gürüz’ün sekiz yıllık YÖK başkanlığından ayrılmasından yaklaşık bir ay önce, kendisiyle ilgili olarak yazdığım ve Yeni Şafak Gazetesi Düşünce Günlüğü sayfasında 11 Ekim 2003 tarihinde yayınlanan “Bir Kemal Gürüz Vardı” yazımı buraya tekrar alıyorum:

-----------------------------------------------------------------------------------    

Bir Kemal Gürüz vardı

Son nefese kadar hiç kimseden ümid kesilemeyeceği için, kendisine o Mahkeme-i Kübra'dan önce hayatının ve işgal ettiği mevkilerdeki icraatının muhasebesini yaparak, tövbe-i istiğfar etmesini, hidayetini temenni ederiz.

                  Prof.Dr.Mustafa NUTKU 
İnsanlık tarihi boyunca bu dünyadan çok kişi gelmiş, geçmiş; bazıları iyilikleriyle bazıları da kötülükleriyle yâd edilmişlerdir. Kendi hesabımıza biz, bu dünyada, daha sonra iyiliklerimizle yâd edilecek şekilde yaşamağa çalışmalıyız. Bu dünya hiç kimseye kalmamıştır. Gelen, gider; giden gelmez. "Nereye gider, gittiği yerde neyle karşılaşır?" sorusunun cevabını, hak dinler vermektedir. Buna da isteyen inanır, isteyen inanmaz; fakat inanmaması, ölüm sonrası âhiret âlemlerinin varlığını ve bu dünyada yaptıklarına göre orada maruz kalacakları muameleyi onlar için ortadan kaldırmaz. Aksine, "fayda vermeyecek bir son pişmanlıkla" kendilerini ebedî bir zarara girmiş bulurlar.

Her gelen, gider

"Allah ve âhiret inancımıza göre, ebedî bir âhiret hayatının yanında, bu fâni dünya hayatının ne kıymeti var ki..." diye düşünerek, bu dünyada doğru bildiğimizi yaşamaktan dolayı maruz kaldığımız haksızlıklara, zulümlere elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar karşı koymağa, mâni olmağa, sabretmeğe çalışır; gücümüzün, takatımızın üstündekileri de Allah'a (c.c.) havale ederiz. Hakikî bir tevekkül (Allah'ı vekil etme) de bunu icabettirir.

Kemal Gürüz, Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde doçent olarak bulunuyorken, sonradan lağvedilen özel bir kanunla, YÖK tarafından hem profesörlüğe hem de Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanlığına getirilmiş; altı ay sonra da 35 yaşlarındayken, Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü yapılmıştı. 1987'de Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü boşalınca, İhsan Doğramacı'nın başkanlığındaki YÖK tarafından Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü için ilk sırada teklif edilmiş; ancak o devrin Cumhurbaşkanı Kenan Evren kendisini çok genç ve tecrübesiz bularak, Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğüne tayin etmemişti. O sırada Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde doçent kadrosunda bulunduğumdan, kendisinin Karadeniz Teknik Üniversitesi'ndeki rektörlük döneminden kesitleri ikinci defa YÖK Başkanlığına tayini yapılmadan önce (10 Ekim 1999'da) Akit Gazetesi'nde neşredilen bir röportajımda anlatmıştım. Süleyman Demirel, Kemal Gürüz'ü ikinci defa YÖK Başkanı olarak tayin etti. 5 Kasım 2003'te ise, tekrar YÖK Başkanı olamayacak şekilde devrini tamamlamış oluyor. Bütün gelecekler yakındır. O da geçti, gidiyor.

Mahkeme-i Kübra'ya kalmış görünüyor

Türk Yüksek öğretiminin başındaki 8 yıllık icraat döneminin hatasıyla sevabıyla muhakemesi ve hükmünün infazı, bu dünyada tamamlanıp bitmeyecek vüs'atte olduğundan, Mahkeme-i Kübra'ya kalacak gibi görünüyor. Zaten büyük davalar, büyük mahkemelerde görülür!

Mahkeme-i Kübra'ya kalmış görünen Kemal Gürüz davası hakkında bu safhada savcı veya hakim pozisyonlarına girmesek de olur. Dünyadaki mahkemelerle mukayese edersek, Kemal Gürüz'ün İlahî Mahkeme'deki davasının çok sayıda mağdur müdahili olacağı da kolayca söylenebilir.

Son nefese kadar ümit kesilmez

Son nefese kadar hiç kimseden ümid kesilemeyeceği için, kendisine o Mahkeme-i Kübra'dan önce hayatının ve işgal ettiği mevkilerdeki icraatının muhasebesini yaparak, tövbe-i istiğfar etmesini, hidayetini temenni ederiz. Kul hakkı olanlarla da, helalleşebilmesini... Bir hadis-i kudsîde: "Mü'minler, Allah'ın yeryüzündeki şahitleridir; sizin iyi dediğiniz Allah indinde de iyidir; sizin kötü dediğiniz Allah indinde de kötüdür." denilmektedir. Acaba, Allah'ın şahidi vasfındaki mü'minler, âhirette Mahkeme-i Kübra'da, şimdiye kadarki yaptıklarından tevbe istiğfar ile kendini affettirmeden giderse, Kemal Gürüz için ne diyebilirler? YÖK bütçesinden yıllarca burslarını ödeyerek öğrenciler gönderdiği için, kendisine mukabil bir jestte bulunan Wisconsin Üniversitesi'nin daveti, acaba ona gerçek manada itibar ve fayda sağlayabilir mi? Din Görevlileri Derneği'nin, dine ve din görevlilerine karşı çok açık ve düşmanca tavırları sebebiyle, cenazesini yıkamamak kararı aldığı 2 Kemal'den biri olması, Kemal Gürüz için çok dehşet verici bir hal değil midir? Biz tekrar, "Son nefese kadar ümit kesilmez" diyerek, kendisi ve kendisi gibi olanlar için, hidayet temennisinde bulunalım... (11 Ekim 2003, Yeni Şafak Gazetesi, Düşünce Günlüğü sayfası)

 

 

 

 

 

Son Düzenlenme Perşembe, 08 Ocak 2009 02:11
Prof.Dr. Mustafa Nutku

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...