Tarih bize hakikati gösterecek derslerle doludur
Ne acıdır tekerrür eder durur
Hikmet ve irfan sofrasına oturduğunu söylersin
Dilinden dökülenler hikmete kara çalar
İrfan dersin gönlün etnik çöllerde kavrulur gider
Yaratılışının hikmetini düşünmezsin
Kavmin dışında kimseyi dikkate almayacağını söylersin gururla
Gel!
Soyun sopun yerinde dursun! Lakin soyculuk yapma!
Mezhebin olsun! Mezhepçilik yapma!
Bak!
Başaklarımız aynı, baktığımız gökyüzü ay ve güneş de
Senin kanın diğer insanların kanından daha kırmızı değil
Varoluşumuzda dahlimiz olmayan kanımız
Nasıl üstünlük sebebi olabilir?
İlim, irfan, ehliyet ve liyakat varken kavim güzellemesi mi
Ümmet paramparça olmanın bedelini öderken
Her yerde hergün fidanlarımız toprağa düşerken
Kanımız mı kurtaracak bizi
Soyun sopun büyük bir hürmetle yerinde dursun!
“Ümmetçiliğe kurban gitti kavmim” deme!
“Kavmimden olmayan âlimi, münevveri, kanaat önderini dikkate almam” diyorsun
“Arap bir peygambere” nasıl iman ediyorsun
Suhreverdi, İbn-i Teymiye değerini senin kavmine mensup olmaktan mı alıyor
Senin halkının neler çektiğini bilir anlarım
Yüreğimde o acıların asla unutulmayacağı bir köşe var ve hep olacak
Hoş karşılarım ezilenlerin kimya bozukluğundan fışkıran yanlış sözleri
Bilirim Yüce Yaratıcının mazlumların yakıcı sözlerine müsamaha gösterdiğini
“Bize gelince kardeşlikten bahsediyorsunuz, kardeşliğimiz yalan!” diyen kardeşlerim
Acılarımız ne denli büyük olsa da bağrımız kor ateş yansa da
Öncülerimizden öğrenmiştik kötülerin öğretmenimiz olamayacağını
Yanlış iliklenmiş bir düğmenin sonsuza değin yanlışa götüreceğini
İnsanlık onurunuzun, Yüce Yaratıcı’mızın bahşettiği haklarınızın
İnsan olmayı boynu dik gezmeyi kendisine ait zanneden müsveddeler eliyle
Nasıl hırpalandığını değersizleştirildiğini kin ve nefrete malzeme yapıldığını
Acılarınızın daha görünür daha yakıcı daha yıkıcı olduğunu
Yarına dair umut çiçeklerinizin tomurcuk tutmadığını
Biliyorum ve kanıyor kalbim
Ve dahi biliyorum ki daha az görünür olan
Etnik ortak payda ışıltılarında üretilen yalanların
Yaslı ülkemizin sahibi olduğumuza inandırıldığımız masalların
Daha derin daha yıkıcı yaralar açtığını da
Yaralarımız bilinçlerimiz ve dertlerimizin gerçek merkez noktası ayrıştığında
Tüm bunları kendi ellerimizle yaptığımızda
Dillerimiz, dinimiz, insanlığımız, asli varoluş nedenlerimiz
Bize rağmen bize karşı kitle imha silahlarına dönüşecektir
Allah’a götürecek yol taşlı yolculuk zorlu yolcu yorgun fakat kararlı olursa
Kutlu Kitabımızın müjde esintileri içimizi ferahlatacaktır.
İnsanlığın bütün hikâyesi
Allah’ın ya da Şeytan’ın yanında olmaktan ibarettir
İnananlara düşen onurlu yüzü Allah’a dönük bir hayatı tercih etmektir
Çalışma bizden takdir Allah’tandır