Pazar, 17 Ekim 2010 18:13

İNSAN KENDİ ORDUSUNA SIZAR MI?

İnsan kendi ordusuna sızar mı?

Elbette peygamber ocağı adı verilen ve bin yıldır inanan insanları Haçlı şerrinden koruyan orduya, bir Müslüman sızmaz. Sadece şartlarını yerine getiriyorsa eğer, namusuyla girer. Sızdı veya “gizlice ele geçirdi” diyen yüzsüz ve hayâsızlara şöyle cevap vermeyi bir borç biliyorum.

Ordumuza, polis teşkilatına ve diğer kamu kurumlarına sızanlar, Sabetaycılardır. Dönme adı verilen bu gizli Yahudiler, gerçek isimleri başka olduğu halde Müslüman isimleri kullanırlar. Hatta Cuma namazlarına gidip İslam dinine mensup imişler gibi hareket ederler. Yakubi, Karakaşi ve Kapani gibi grupları olup sinsice devlet teşkilatına sızarak Müslümanları ortadan kaldırmaya çalışırlar.

Şimdi, işkence yapmakla meşhur olmuş bir polis müdürü kalkmış bir dini cemaate “devlete sızdı” diyor, dönmelere ve bir kısım dinsizlere yalakalık yapıyor. Bir de utanmadan kitap yazmış. Adama sormazlar mı “senin gözün kör mü? Bu kadar dinsizi ve Sabetaycıyı görmüyor musun?” diye.

Şimdi bazı okuyucularımız “nedir bu dönmeler, Sabetay kimdir?  Diye, sorabilirler. Piyasada bunlar ile ilgili o kadar çok kitap var ki, ne diyeyim. Merak ediyorsanız alın okuyun diyebilirim. Yoksa bunların kim olduğunu bilmek, amaçlarını ve yaşayış şekillerin anlatmak için sayfalar yetmez. Sadece gizli Yahudi olduklarını ve sinsice hareket ettiklerini söylemek, yeterlidir sanırım. Bir de herkesi kendileri gibi zannederler. Yani “gizli gizli dolaplar çeviriyorlar” diye çamur atmaya çalışırlar.

Her şeyden önce şu husus iyice bilinmelidir ki; Türk Milleti yüzyıllarca İslam’a yönelen hücumlara göğüs germiştir. Hatta o kadar çok şehit vermiştir ki bayrağımızdaki kırmızı renk bunu sembolize etmektedir. Belki, bin yıldır bu kutsal görevi şanla şerefle yapmış, Elhamdülillah halen de yapmaya devam etmektedir.

Eğer kırmızı renk ile birlikte hilalimizi, bayrağımızdan söküp atabilirlerse o zaman bize gelip “sen orduya sızdın” veya kamu görevlerini yapma diyebilirler. Yoksa onlara söylenecek en hafif söz Erzurumlu Şalcı Şöhret Ana’nın dediği gibi “lan kavat, kendine gel” demektir.

Evet, son iki yüzyıldan beri özellikle İzmirli ve Selanikli Dönmeler birçok devlet makamına sızmış en yüksek noktalara yükselerek dindar insanları memurluktan uzaklaştırmaya başlamışlardır. Hatta utanmadan 1400 yıldan beri analarımızın kullandıkları başörtüsünü suç unsuru olarak görmüşlerdir.

Bazıları kalkmış “başörtüsü Amerikan oyunudur” veya “Kuran’da başörtüsü yoktur” gibi hezeyanlar savuruyor. Bu ahmaklar kimi kandırdıklarını sanıyorlar. Atalarımız, dedelerimiz dinin emirlerini bilmiyorlar mı? Bunu yeni yetmeler mi uydurdu veya başörtüsü bize rahibelerden mi geçti?

Çok değil daha 90 yıl önce Maraş’ta bir bacımızın örtüsüne Fransız askeri saldırdığı için ayağa kalkıp emperyalistlere karşı çıkmadık mı? Bütün bunları görmezden gelip hala türban, mürban deyip dine saldırmak ne büyük soysuzluktur.

Eğer sancağımıza Davut’un altı köşeli yıldızını yapıştırabilirsen, işte o zaman bu sözleri söyleyebilirsin. Ayyıldızlı bayrak bu semalarda dalgalandıkça, bir Müslüman’a “sen devlete sızdın” veya “başını aç” diyemezsin.

Her şeyden önce cesaretin varsa, önce şu gizli isimlerinle ortaya çık. Ben “gerçekten Yahudi’yim ve gerçek ismim de bu” diye söyle. Sen, ne hakla bir Müslümana “orduya sızdın” diyebilirsin. Hatta Alevi kardeşlerimize dahi orduya sızdın diyemezsin. Zira ordumuzda Bektaşi geleneği ve erdemleri hala geçerlidir. Alevisi, Sünnisiyle bu ordu Müslümanların ordusudur. Diğer kamu görevlileri de % 99 ‘u Müslüman olan bir toplumun memurlarıdır. Elbette gizli isimleri olanlar ve kendisini başka türlü tanıtanlar bu görevleri yapamazlar. Çıksınlar orta yere ben Hristiyanım, Yahudi’yim veya dinsizim desinler.

Utanmadan İslam’a göre yemin etmek yalancılık değil midir? Atalarımızın söylediği bir söz var “dinime dahleden bari Müslüman olsa” diye. Gerçekten de dinini diyanetini bilmeyen fakat devletin en yüksek makamlarına sızarak ele geçirmiş dinsizler veya dönmeler şimdi bize kalkmış bize ahkâm kesiyorlar, iyi mi? Tükürün bu alçakların hayâsız yüzüne!

Son Düzenlenme Pazartesi, 18 Ekim 2010 18:14
Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Bu kategoriden diğerleri: « YEMİN METİNLERİ ASKERLİK SÜRESİ »

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...