Pazar, 20 Nisan 2008 21:07

Herkes sevdiğince güçlüdür

Peygamber şehiri Medine'de kurulan ilk Müslüman yönetimin, kuruluşundan yüzyıl sonra, kutsal kültürün son halkası, Asya ve Avrupa ekseninde, dünyayı bir gökkuşağı gibi kuşatmıştır. Müslümanların tarihte benzeri görülmedik, büyük bir başarı kazanmaları, silah gücünden daha çok sevgi gücünden kaynaklanır. Silahla ülkeler, sevgiyle gönüller kazanılır. Silahla kazanılan başarılar gelip geçici, sevgiyle kazanılan başarılar ise, kalıcıdır.

Kutsal kültür, “İlk Peygamber” ile başlayan ve “Son Peygamber” ile de tamamlanan peygamberler medeniyetidir. Onların düşünce ve eylem dünyalarında, bütün insanlar sevdikleri insanların, güçlerine göre güç kazanırlar. Dünyanın dört bir yanında insanlar, sevdikleri insanlar kadar sevilirler. Herkes sevdiğince güçlüdür. Allah ve peygamberlerini sevenler herkesten güçlüdür. Allah peygamberlerini sevenleri yolda bırakmaz, onlara sarsılmaz bir güç verir.

Peygamberler arasında, İslam'ın peygamberi Hz. Muhammed, Hristiyanlığın peygamberi Hz. İsa ve Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa ilk sıralarda yer alırlar. Üç peygamber ve üç kutsal kitap Hz. İbrahim'de birleşirler. Kur'an kutsal kitapların, Hz. Muhammed, peygamberlerin ulaştığı doruk noktadır. Kur'an kutsal kitapların, Hz. Muhammed de peygamberlerin sonuncusudur. Ancak onların her ikisi de en sonda gelmelerine rağmen, gerçekte en başta gelmişlerdir, birbirlerinden ayrılmazlar.

Kutsal kültürün bütün doğruları Kur'an'da, peygamberlerin bütün güzellikleri de Hz. Muhammed'de toplanmıştır. Son Peygamber erdemlilikte bütün insanlığın en büyüğü ve en saygınıdır. Alphonse de Lamartine'nin “Türkler'in Tarihi” isimli kitabında vurguladığı gibi, insanlık tarihinde “Gayenin büyüklüğü, kullanılan vasıtaların küçüklüğü ve ulaşılan sonucun erişilmezliği, insan dehasının üç önemli ölçüsü olursa, tarihin herhangi bir büyük ismini, kimse, Hz. Muhammed ile karşılaştırmaya cesaret edemez”. O bütün insanlığın ulaşılmaz ufuk ismidir.

“Kutlu Doğum Haftası” büyük peygamberlere sevgi ve saygıyla anıldığı “Kutlu Kültür Ayı”na dönüştürülmelidir. Dört büyük peygamberin, her birini geçmişten bugüne taşıyacak, kültür ve sanat programları düzenlenmelidir. Onlar tarih içindeki büyük ve uzun yolculuklarıyla, evrensel hukuk ve ahlak ilkelerinin sarsılmaz temellerini atmışlardır. Savaşsız bir dünyada yaşamak isteyen herkes, kendine seküler kültürün kahramanlarını değil, kutsal kültürün peygamberlerini örnek almalıdır.

Dünyanın neresinde olursa olsun, bir kötülük herkes için kötülük, bir iyilik de herkes için iyiliktir. Yaşanır bir dünya için, herkesin görevi iyilikleri özendirmek, kötülükleri önlemek olmalıdır.

“Allah yoksa herşey mübahtır” diyen, seküler kültürün yol açtığı savaşlar, bütün dünyada dehşet verici boyutlara ulaşmıştır.

Seküler kültürün estirdiği savaş fırtınaları, kutsal kültürle barış rüzgarlarına dönüştürülmelidir.

Yirmibirinci yüzyıl seküler kültürün değil, kutsal kültürün yüzyılı olacaktır.

Peygamberler hayatlarını savaştan önce, barışa adamışlardır.

İnananlar barış, inanmayanlar savaş peşinde koşarlar.

Nazif Gürdoğan

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...