Yanlış adresteki '' ONE MINUTE'' ve Taşeronluk
Ülke bütünlüğünün parçalanmasını hedef alan akıllara durgunluk verecek şekilde patlak veren ERGENEKON yapılanmasının asker ayağını teşkil eden gerek emekli gerekse muvazzaf subay ve astsubayların şok edici delillerle deşifre olduğu, bir çoğunun deliller doğrultusunda suçlarının sabit görülerek tutuklandığı ve yeni tutuklanmaların devam ettiği süreç içerisinde gerçekleştirilen Ağustos 2009 Y.A.Ş toplantısında milletin beklentilerinin aksine rutin bildik kararlar yeniden çıkmıştır. Şaşırdım dersem yalan olur.
Genel Kurmay Başkanlığının zaman zaman yaptığı ergenekon vurgulu-içerikli açıklamalarda yanlış yapan askeri personelin TSK'da barınamayacağını, art niyetli yapılanmaların içinde yer alanların yada almaya niyetli olanların tespiti halinde en sert şekilde cezalandırılacağının üstüne basa basa dikkat çekilmekte idi (Tabii ki gerekli cezaların yargı yoluyla verilmesi esas alınmalıdır). Son açıklanan Y.A.Ş kararlarına bakıldığı zaman, önceden yapılan açıklamaların TSK'ya karşı milletin nezdinde oluşan olumsuz görüşleri bertaraf etmek amaçlı günü kurtarmak için bilinçli olarak yapılan milletin gazını almaya yönelik açıklamalar olduğu ortaya çıkmıştır.
Gelişen bu olaylar penceresinden baktığımızda ''Vatanseverlik Parametresinin'' gerçek anlamda vatanını, milletini seven, gerektiğinde vatanı için gözünü kırpmadan canını feda edebilmeyi göze alan inaçlı ve milliyetçi insanlar için değil darbe planları hazırlayan, nice yürekleri yakan, eşleri dul, çocukları yetim-öksüz bırakan kahrolası PKK ile kolkola olanlara doğru yöneldiği ayan beyan ortadadır. Değişmeyen tek şey değişim olduğuna göre demek ki zaman içerisinde vatanseverlik anlayışı da değişimden nasibini almış, vuran, kıran, yakan, yıkandan yana olmuştur.
Hepimiz çok iyi biliriz ki geçmiş tarihte Türk topluluklarında çocuklara göz doldurur bir kahramanlık örneği sergileyene kadar bir ad konmazdı.. Çoçuklar ''ADSIZ'' olarak anılırlardı. Ne zamanki bir kahramanlık gösterisinde becerisinde bulunurlar işte o zaman bir ad almayı hak ederler ve ebeveynlerince kahramanlıklarını tescilen bir isimle ödüllendirilirlerdi. Günümüze dönersek Y.A.Ş'a başkanlık eden başbakanımızın da Davos'ta değil de bölücülüğü, yıkıcılığı elde edilen delillerle ispatlanmış, tespit edilmiş TSK personelleri ile birlikte Dz. Kur. Albay Dursun ÇİÇEK'in dosyalarının bağımsız yargıya sevki yapılarak eldeki deliller doğrultusunda meslekten ihraçlarının veya beratlarının bağımsız türk yargısının kararlarıyla alınmasının sağlanması yerine, milletimizin değerleriyle dalga geçilircesine Albay ÇİÇEK'in bir üst rütbeye terfisinin kadrosuzluktan bir sonraki yıla bırakıldığının ve bunun yanında inaçlarını yaşmaya çalışan üç TSK personelinin irticai ve bölücü faaliyetler içinde olduğu gerekçesiyle ihraçlarının açıklandığı Y.A.Ş'ta ''ONE MINUTE'' diyerek iktidarlığını ,seçilmişliğini, milletin temsil gücünü tescil ettirmesi gerekirdi.İşte o zaman gerçek millet iradesi bu denilebilirdi ve diyebilirdik..
Artık şuna iyice kanaat getirdim ki TSK ,''Bu ülkenin gerçek sahibi benim. Bu ülkede benim izin verdiğim-belirlediğim ölçüde, çizgide hayat sürülebilir.'' hakkını kendinde tutmaktadır. Bunu da çeşitli yaklaşımlarıyla doğrudan dikte ettiği gibi çeşitli STK'ları ve bazı Sendikaları,YÖK'ü, Yüksek Hakimler Kurulunu, Siyasi partileri bir taşoren gibi kullanarak yapmaktadır. Çizginin dışına çıkmayı akıllarından geçirecek olanlar veya çizgi dışına taşanları da MGK ve Y.A.Ş gibi kurumlarıyla sopasının ucunu göstererek yola getirmekte ve istediği yaşam biçimini dizayn etmektedir. Ülkemizi Atatürk’ün işaret ettiği uygar medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmayı, demokrasiyi kendine hedef edinmiş siyasetçilerin MGK'da ve Y.A.Ş'ta o meşhur ''ONE MINUTE'' u kararlı bir duruşla söylemediği sürece TSK kumandasındaki yaşam tarzında daha çok başörtüsü sızıları, inancı gereği işlerinden tasfiye edilenlerin sessiz feryatları yürekleri sızlatmaya devam edecek ve yıllarca da dinmeyecektir. Refahın demokrasinin huzurun hoşgörülü yaşamın ülkemizde mesken tutunmasını isteyen siyasetçiler o meşhur kelimeyi ilgili yerlerde söyleyemediği sürece istekleri sadece fantaziden öteye gitmez.
Ekrem KARAKAŞ
05.08.2009