Salı, 15 Eylül 2009 05:34

RAMAZAN, "GİTTİ, GİDİYOR!.."

 

              RAMAZAN, “GİTTİ, GİDİYOR!..”

                                                                                                   Prof.Dr.Mustafa NUTKU    

            Bugün başını göğe veya takvime çevirip bakanlar, Ramazan hilalinin iyice küçüldüğünü ve çoğunun gidip çok azının kaldığını görürler. Dünya ticaretindeki çığırtkan işportacı esnaf gibi bağırmak bu mevzudaki usule uymasa da, aslında onlardan çok daha fazla bağırarak ilan etmemiz gereken gerçek şu ki: Âhiret ticaretinde bu yılın Ramazan’ı da “Gitti, gidiyor…”

            Peygamberimiz’in (s.a.s.) üç aylara girerken yaptığı “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bizim için bereketli kıl ve bizi Ramazan’a eriştir.” duasından da, Ramazan’a erişmenin büyük bir fırsat olduğu anlaşılıyor. “Bundan önceki Ramazanlar gibi, bu yıl Ramazan’a erişmek fırsatı bize verildi; acaba bundan sonraki yıl da verilir mi” düşüncesiyle, bu fırsatı acaba ne derecede değerlendirdikleri ve onu değerlendirmekle ilgili ne yaptıkları, Müslümanların kendi kendilerini mutlaka sorgulamaları gereken bir mevzudur.

            Her günü, her saati, her dakikası ve her saniyesi âhiret ticareti için çok değerli olan Ramazan’ın da kendi içindeki, bu çok kârlı ticaret için en değerli vakti: Bin aydan daha hayırlı olduğu Kur’an’da Allah (c.c) kelamıyla bildirilmiş olan, Kadir Gecesi’dir. Bazı hikmetlerle Ramazan ayı içinde gizli tutulmuş olan Kadir Gecesi’ni Müslümanlar haklı olarak bilebilmek, bulabilmek ve değerlendirebilmek isterler.

            İhtimalleri sıfırlayarak Kadir gecesini bulmanın yolu: Ramazan ayının her gecesini Kadir gecesi imiş gibi değerlendirebilmektir ki, bazı Müslümanlar böyle yapmaktadırlar. Bunu yapamayacak durumlarda ise; sırasıyla, yarısından sonrasını, son on gecesini ve bunların tek sayılı olanlarını, içinde Kadir Gecesi olabilir diye değerlendirmek, “akıllı bir âhiret ticaretçisi” Müslüman’ın işi olmalıdır.

            Ramazan’ı ve Kadir gecesini değerlendirebilmek için çeşitli yollar araştırılabilir. Bir işte çalışmak mecburiyetinde olmayanlar veya yıllık iznini Ramazan ayında alabilenler için, bu değerlendirmenin programını yapmak daha kolaydır. Sadece öğleden sonra çalışacak şekilde mesaisini tanzim edebilecekler de, Ramazan’ın her gecesini ihya edebilir; öğleye kadar uyku ihtiyaçlarını giderebilirler; bu bazı manilerle ihtiyaç kadar gerçekleşmezse, ikindiden sonra uyumayı âdet edinmenin hastalık yapabileceği ve mekruh olduğuna dair rivayeti de nazara alarak zaruretsiz ikindiden sonra uyumayıp, öğle ile ikindi arasında müsait bir zamanda ve yerde kendileri için biraz daha uyku takviyesinde bulunabilirler. Bilhassa işyeri sahibi veya resmî-özel müesseselerde yönetici mevkiindekiler, iş yerlerinde kendilerine özel bir dinlenme mekânı hazırlayabilir ve bunu gün içinde ihtiyaç duydukları uygun bir zamanda, verimli şekilde kullanabilirler.

            Bazılarının, oruçlu iken uyumaya “orucu uykuya tutturmak” diyerek hafife almalarına rağmen, geceyi ihya için oruçlu bulunan gün içinde uyumanın oruca vereceği bir zarar yoktur. Abdullah İbni Hars’dan (r.a.) mervî bi Hadis’te; “Oruç tutan insanın uykusu ibadettir, susması da tesbih sayılır. İyilik ve ibadetlerine kat kat sevap verilir. Duası kabul olunur, günahları da affedilerek silinir.”  denilmektedir.

            Tüm geceyi ihya ile, ondan sonraki günü öğleye kadar uyuyarak geçirebilmek imkanı olmayanlar, Ramazan gecelerini kısmen ihya edebilirler ve birkaç yılın Ramazan’ındaki kısmen ihya sürelerinin toplamı bir gecelik süreyi doldurursa, inşallah Kadir gecesini tam ihya etmenin sevabını alabilirler. Her yılın Ramazan’ında “Birkaç yıl hep ayni saatleri ihya ile de, geceyi tam ihya etmek sevabı olabilir mi?”  tereddüdünü gidermek isterlerse, çalar saatlerini veya cep telefonlarının alarmlarını her yılın Ramazan’ında farklı ve ard-arda gelen saatlere kurarak, bu şekilde birkaç yılda tam gece ihya müddetini tamamlayabilirler.

            Bilhassa Ramazan’ın günün uzun olduğu mevsimlere rastladığı yıllarda, bütün gün yorucu bedenî, fikrî (veya her ikisi birlikte) bir işte çalışmış olanlar, çorba, yoğurt, vb ile hafif bir iftar yemeğinden ve akşam namazını kıldıktan hemen sonra, saatlerini veya cep telefonu alarmlarını kurup yatarak, gece dinlenmiş olarak kalkabilirler; yatsı namazlarını, teravihi ve teheccüdü kıldıktan sonra, geceyi ihya ile ilgili diğer ibadetlerini yapabilirler ve ekseriya âdet edilenin aksine olarak, iftar yemeği yerine sahur yemeğine ağırlık vermeğe çalışabilirler.

            Dünya ticaretinde kazanmak için insanlar ne kadar çok planlar, programlar, hesaplar yapıyorlar. Asıl ve en büyük ticaret olan “âhiret ticareti” için böyle programlar yapmak çok mudur? Asıl hayatın âhiret hayatı ve asıl ticaretin de “âhiret ticareti” olduğunu bilen ve buna inanan Müslümanlar için, bu hesapları, planları ve programları yapmak ve uygulamak, yadırganacak bir hal midir?

            Bahsettiğimiz, Ramazan ve Kadir gecesini ihya gibi mühim bir konuda, çok rastlandığı gibi “çaresizlik edebiyatı” yapılmamalı; bunu yapabilmenin çareleri aranmalı, bulunmalı ve uygulanmalıdır.

            O meşhur sözü burada da tekrarlamanın yeridir: “Çaresizseniz, çare sizsiniz.”

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Prof.Dr. Mustafa Nutku

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...