Çarşamba, 23 Aralık 2009 13:35

Panikleyen cuntacılar ve intiharın ardındaki sır

Panikleyen cuntacılar ve intiharın ardındaki sır

Kamuoyunda Ergenekon soruşturmasını sulandırmaya çalışan, alaya alan asimetrik bir propaganda var. Hatta yıllarca önce başörtüsünü savunmuş bir yazar, şaşılacak bir şekilde saf değiştirerek Mısır’ı örnek göstermiş ve devletin böyle bir kurgusu olabileceğini söylemiştir.

Ortada cesetler, silahlar, evraklar varken böyle bir iddiada bulunmak utanmazlık ve aymazlıktan başka bir şey değil. Bu nedenle bu konunun üzerine gitmekte yarar var diye düşünüyorum.

Maalesef kamuoyunda yapılan çeşitli spekülasyonlara rağmen halkı bilgilendirme zorunluluğu olan Genelkurmay Başkanlığı gerekli açıklamaları yapmıyor. Bilakis gerekli açıklamalar bir yana zaten kafalar karışmış iken savaş gemisi üzerinde asarız, keseriz nutukları atmaktadır.

Madem komplo teorileri üreterek zihinler karıştırılıyor bende bazı yalın ve ortaya çıkmış gerçekleri yazarak halkımızı aydınlatmaya çalışayım. Aksi takdirde “yavuz hırsız” misali anayasal düzeni silah kullanarak zorla değiştirmeye çalışan bir kısım cuntacıyı temize çıkarmaya çalışacaklar.

Efendim, 12 Eylül, 28 Şubat dönemlerinde olduğu gibi darbeye zemin hazırlamak isteyen bir gurup cuntacı asker daha önce bir şekilde kendilerini gizleyebiliyorken polis teşkilatının becerikli hareket etmesi sonucunda yakayı ele verdi. Danıştay saldırısı tam bir suçüstü oldu. Bundan sonra soruşturma derinleştirilince darbe yapılmak üzere kurulmuş tezgâhlar bir bir ortaya çıktı.

Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki vatanperver subaylar “bu işin cılkı çıktı, ayıptır günahtır” diyerek bu tezgâhları basına ve kamuoyuna sızdırmaya başladı. Yargı mecburen bu işe el atmak zorunda kaldı ve cuntacıların üzerine gitmeye başladı. Darbe günlüklerinin de yardımı ile her şey çarşaf gibi gözler önüne serildi.

Önceki G.Kurmay Başkanı deşifre olan cuntacıları yargıya sevk etmekte beis görmezken hâlihazırdaki başkan bunları korumaya aldı. Hatta aba altından sopa göstererek hükümeti ve yargı organlarını tehdit etti. Ne yazık ki hükümet bu tehditlere boyun eğerek delillerin karartılması tehlikesine rağmen hakkında vahim iddialar bulunan kişileri koruyan G. Kurmay Başkanının yaptığı sorumsuzca açıklamaları sineye çekti.

Bu arada ANAP ve DYP’nin birleşmesi ile kurulan ve büyük beklentilere rağmen darbeciler konusunda halkımızı hiç de tatmin etmeyen açıklamalarda bulunan Cindoruk başkanlığındaki DP, demokrat düşüncedeki insanları üzmeye halen devam etmektedir.

Nihayet kamuoyu “mızrak çuvala sığmaz” misali gerçekleri gördü ve gelişmeleri ibretle takip etmeye başladı. Zaman ilerledikçe itirafçılar çıkacak ve bütün çirkin planlar bir bir gün yüzüne çıkacaktır. Bu safhada bize düşen sabırlı olmak ve bu süreci sulandırmaya çalışan ister medya mensubu ister siyasetçi kim olursa olsun “haddinizi bilin” şeklindeki ikazlarımızdır. Bunu yapmak için her türlü iletişim aracı elimizin altındadır. Eğer “bu çağdışı ve iğrenç planları yapanlar hakkında yargı acele etsin ve suçlular cezalandırılsın” düşüncemiz varsa bu iletişim araçlarını kullanmak ve gerekli ikazları yapmak boynumuzun borcudur.

Son olarak insanların kafasını karıştıran konulardan birisi olan şu “amirallere suikast” ve “intihar” meselesine değinmek istiyorum.

Evet, konuya basit olarak baktığımızda şu gerçekler ortaya çıkıyor. Karargâh evleri, Poyrazköy’de ve bir denizaltıda çıkan silahlar ile ilgili olarak hakkında vahim iddialar bulunan bir koramiral, oramiralliğe terfi ettirilmedi. Bu zatın o makama yükselmesini isteyen ve alevi yapılanma içinde olduğu bizzat eşi tarafından iddia edilen bir yarbay, suikast iddiası ile tutuklandı. Daha sonra serbest kalıp hakkında çok önemli deliller olması nedeniyle tekrar tutuklanınca intihar etti veya ettirildi. Bu konu henüz tam olarak anlaşılmış değil. Fakat bilinen husus şudur ki, Yüksek Askeri Şura’da bulunan ve o kişiyi terfi ettirmeyen iki oramirale suikast yapılacağı iddiası bulunmaktadır. Tutuklamalar olduğu için elde önemli deliller ve itirafçılar olduğu aşikardır.

İşte çok yalın olarak Deniz Kuvvetlerindeki bu olayın genel görüntüsü böyledir. Komplo teorileri üretmeye gerek yoktur. Detaylar sorgulamalar devam ettikçe ortaya çıkacaktır. Biraz sabırlı olmamız lazım.

Evet, bir kısım cuntacılar panik içinde ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette bulunmaktadırlar. Bize düşen sağduyu ile olaylara bakarak yargıya güvenmektir. Şunu bilmemiz lazım ki bu kadar silah ve ceset varken işi örtbas etmek hiçbir yargı mensubunun cesaret edemeyeceği bir iştir. Dolayısı ile karamsar olmaya gerek yoktur. Her şey zaman içinde birer birer ortaya çıkacaktır.

Rabbimden çok sıkıntı çekmiş ve bunalmış olan milletimize yardım etmesini ve zalimlerin tuzaklarını başına geçirmesini niyaz ediyorum.   

 

Vehbi HORASANLI

 

Son Düzenlenme Perşembe, 24 Aralık 2009 13:35
Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...