Çarşamba, 30 Haziran 2010 15:03

Denizcilik ve Kabotaj Bayramı

Denizcilik ve Kabotaj Bayramı

Her 1 Temmuz günü “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” olarak kutlanılır. Yeri gelmiş iken kabotaj nedir ve neden bayram olarak kutlanmaktadır? Sorularına cevap vermeye çalışayım.

Kabotaj; Fransızca “Cabotage” kelimesinden gelir; yakın kıyılarda, özellikle de bir ülkenin kendi limanları arasında yapılan ticari denizcilik anlamını taşımaktadır.

20 Nisan 1926 Tarihinde kabul edilmiş olan 815 Sayılı kanun, yani kabotaj Kanunu, 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girmiş ve bu Kanun, “Türkiye Limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri, Türk Vatandaşları ve Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılır” hükmünü getirerek daha önceden yabancılara açık olan bu faaliyetleri bundan böyle sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yapabileceği, kabul edilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde Kabotaj hakkı, kapitülasyonlar nedeniyle ülkemizde ikamet eden yabancı ülkelere ait şirketlere ve yabancı uyruklulara da tanınmakta idi. Bu yetki ve ayrıcalık Kabotaj Yasası ile sadece Türk vatandaşlarına ait duruma getirilmiştir.

Kabotaj, T.C. vatandaşları için haktır. Amaç, Türk denizciliğinin gelişmesidir. Daha önceden kapitülasyonlarla yabancılara verilen haklar böylelikle denizde kendi vatandaşlarımız adına geri alınmaktadır.

Ancak ne var ki, bugün Kabotaj Hakkını “Kurtuluş Savaşının denizlerdeki zaferi” olarak tanımlayanlar olduğu gibi, bu bayramı “bayram değil, sabotaj” günü ilan edip 1 Temmuz tarihinde denize siyah çelenk bırakan vatandaşlarımız da bulunmaktadır.

Benim düşünceme göre egemenlik hakkının denizlerimizdeki göstergesi olarak bu hakkın Türk Vatandaşlarına verilmesinin gerçekten önemli bir kazanım olmuştur. Ancak, Kabotaj Kanunu ile elde ettiğimiz hakkı ve avantajı, denizcilik sektörümüzün her alanında layıkıyla kullandığımızı söylemek de ne yazık ki mümkün değildir.

Gerek yük taşımacılığında, gerekse yolcu taşımacılığında hala denizyollarını gerektiği gibi kullanamıyoruz. Kanunun çıkmasından sonra çok önemli gelişmeler olmasına rağmen geldiğimiz nokta pek de iç açıcı değildir.

Ülkemiz, 8333 kilometrelik sahil şeridi, üç yanının denizlerle çevrili olması ve en ucuz, en çevre dostu taşımacılık türü olan deniz taşımacılığını geliştirmek için birçok avantaja sahiptir.

Fakat gelişmelere baktığımız takdirde, giderek küçülen bir yolcu gemisi filosu göze çarpmaktadır. Hâlihazırda İstanbul-Trabzon ve İstanbul-İzmir arasındaki düzenli yolcu vapuru ve feribot seferleri iptal edilmiş durumdadır. Daha kötüsü, insanlarımıza bu alışkanlıklarını kaybettirmişiz, gerekli hızlı ve kaliteli vapurları devreye sokamadığımız için, kaliteli hizmeti sunamadığımız için, insanlarımızın ayağı denizden kesilmiştir.

Yolcu taşımacılığı o kadar kötü bir duruma gelmiştir ki yabancı yatırımcılar için de cazip olmaktan çıkmıştır. Devletin elindeki büyük yolcu gemileri özelleştirme adı altında elden çıkarılmıştır. Bu gemiler tedarik edilirken kendi denizlerimize uygunluğu düşünülmemiş bize gerekli olan yolcu gemisi ve feribot tipi doğru olarak seçilmemiştir. Öte taraftan, kabotaj haricinde  ülkemizde işalat-ihracat olmak üzere toplamı 130 milyon ton olan yükümüzün ancak %25’i Türk bayraklı gemiler ile taşınmaktadır. Bunun en önemli nedeni yanlış politikalar izlenmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

Denizcilik sektöründeki en önemli kurumlardan biri olan Denizcilik Bankası ve onun bünyesinde olan Denizcilik Bankası Deniz Nakliyatı Anonim Şirketi gibi şirketlerimiz yanlış politikalar sonucu iflas etmiş, ettirilmiştir. Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen doğru denizcilik politikalarıyla kabotaj taşımacılığını canlandırmak zorunluluğu vardır. Devlete büyük görevler düşmektedir. Bu konuda devletin girişimleri faydalı olmakla birlikte yetersiz kalmıştır. Örneğin ÖTV'siz yakıt temini çok yararlı olmuştur.  Son dönemde kabotaj hattındaki taşımacılığın güçlendirilmesi için vatandaşlarımıza ÖTV’siz yakıt adı altında yıllık yaklaşık 150 Milyon Dolarlık bir destek sağlanmıştır. Tabii bu çalışmanın sonuçları kısa vadede tespit edilemeyecektir. Uzun vadeli sonuçlara bakılması gereklidir.

Rabbimden bütün denizci kardeşlerime rahmetini esirgememesini niyaz ediyorum…

Vehbi HOARASANLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Son Düzenlenme Perşembe, 01 Temmuz 2010 15:03
Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...