Pazartesi, 22 Ağustos 2011 19:09

Müspet hareketin zaferi

Bediüzzaman, vefatından önce vermiş olduğu son dersinde bakın ne diyor:

“Bizim vazifemiz müspet hareket etmektir. Menfi hareket değildir”. Allah rızana göre sadece iman hizmeti yapmak, Rabbimizin vazifesine karışmamaktır. “Bizler asayişi muhafazayı netice veren müspet iman hizmeti içinde; her bir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz”.

Peki, nedir müspet hareket; nasıl yapılır? Yine kendisinden öğrenelim: “Mesela: seksen bir hatasını mahkemede ispat ettiğim bir müddei umuminin (savcının) yanlış iddiaları ile aleyhimizdeki kararına karşı, beddua dahi etmedim. Çünki asıl mesele bu zamanın cihadı manevisidir. Manevi tahribatına karşı sed çekmektir. Bununla dâhili asayişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir”.

Evet, Bediüzzaman gibi binlerce subay ve astsubay kendilerine yapılan zulümlere karşı sabırla, metanetle karşı durdu. Yapılan işkencelere karşı asayişin aleyhinde en küçük bir harekette bulunmadı.

Yaşzede adı verilen asker arkadaşlarıma psikolojik işkencenin yanı sıra fiili işkenceler de yapıldı. Evet, yanlış duymadınız 1980’li yıllarda Ankara Etimesgut’ta havacı askerleri hastanelik edinceye kadar dövdüler. Bunları örnek alan denizciler de aynı yerde ve aynı yöntemleri kullanarak bazı asker arkadaşlarıma hastanelik olacak kadar eziyet ettiler.

Bu iğrenç muameleleri yapanlar, sakın zannetmesin ki yaptıkları yanlarına kar kalacak. Eğer tövbe etmezler ise kahhar bir el ile hesap gününde tokat yiyeceklerini unutmasınlar. Ayrıca bu dünyada da peşlerini bırakmayacağız. Nasıl ki Balyoz, Ergenekon, Andıç ve casusluk gibi davalar ile peşleri bırakılmadı, diğer davalar için hazırlık yapmalarını öneriyorum. Ellerinizden geldiği kadar delilleri karartmaya çalışın, sabahlara kadar evrak kırpma makinelerinde belgeleri yok etmeye çalışın, sizden hesap soracağız, bilin ha!

Yine şükredin ki bizler Bediüzzaman gibi büyük bir âlimin yolundan müspet hareket ederek gidiyoruz. Milletimizin zarar görmemesi için asayişin lehinde hareket etmek üzere şiddetin her türlüsünden kaçındık. Bize işkence eden bedbahtlara karşılık; kitap yazdık, seminer düzenledik ve insanları aydınlatmak üzere dergiler çıkardık. Hepsi meydandadır, isteyen müracaat edebilir.

Yaptığımız çalışmalar nihayet netice vermeye başladı. Kamuoyu, başörtüsü ve namaz gibi dini sembollere karşı düşmanlık eden ateist ve komünistlerin neler yaptığının farkına vardı. Önce Referandumda yargısız infaz ile ilgili olumlu bir sonuç alındı. Akabinde anayasa değişikliği gereğince hükümetimiz kanun çıkararak Yaşzedelerin haklarının en azından bir kısmı geri almasına imkan tanıdı.

Bu müspet çalışmalar meyvesini vermeye devam etti. Nihayet savcılar harekete geçerek darbeci generaller ve onların sivil uzantılarını soruşturmaya başladı. Yıllarca darbeleri destekleyen CHP dahi bazı askerlerin internet andıçları ile hükümeti yıkma teşebbüslerine açıkça karşı çıktı. Hatta bir CHP milletvekili yargılanmadan ordudan atılan askerlerin haklarının geri alınması için kanun teklifinde bulundu.

Peki, her şey bitti mi? Hayır, bu film burada bitmez. Askeri vesayet sayesinde ve politikacıların darbecilerden korkması nedeniyle kendisini gizlemiş askeriye içindeki suç örgütleri hesap vermeye devam edecektir. Zira namaz kıldığı, eşi başörtülü olduğu için dayak attıkları subaylar, şimdi suç duyurusunda bulunarak yargıyı göreve çağırıyor. Halkın % 99’unun Müslüman bir ülkede dine ve dindarlara hayâsızca ve fütursuzca saldırmak neymiş, göreceğiz şimdi.

İşte bütün bu sonuçların elde edilmesi müspet hareket sayesindedir. 1980 öncesinde olduğu gibi zulme uğramış insanları kışkırtarak asayişin aleyhine sevk etmek isteyenler, bu sefer amaçlarına ulaşamadılar. Çünkü Allah’tan korkan ve onun rızasını kazanmak isteyen insanlar şiddete başvurmazlar. Zira iki yanlış bir doğru etmez. İşkence yaparak zulmedenlere karşı, teröre başvurmak bir Müslümana yakışmaz. Bu sonuçlar alınmasa dahi şiddete başvurulmaz. Hesap günü, Mahşer niçin var, zannediyorsunuz?

Bir miskal hayır ve bir miskal kötülüğün kimsenin yanına kar kalmayacağı o dehşetli günde Rabbimizden mağfiret diler, bütün kardeşlerimin bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesini kutlarım.

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...