Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Pazartesi, 12 Aralık 2011 12:54

Gökyüzünde muhteşem bir şölen

10 Aralık gecesi yaşanan gökyüzü şöleni yani yılın son ay tutulması, dünyanın çeşitli bölgelerinde ilgiyle izlendi.

52 Dakika süren Ay tutulması, en iyi şekilde Uzakdoğu ülkelerinde ve Avustralya’da gözlendi. Ay tutulması, dünyanın çeşitli bölgelerinden çıplak gözle izlendiği gibi Türkiye’de de birçok şehirde izlendi. Bir sonraki tam Ay tutulması ise, üç yıl sonra yaşanacak.

Yerel saatle 20.30’ta başlayan tam Ay tutulması sırasında bazı televizyonlar yayınlarını keserek nadir görülen bu şöleni izleyicilerine aktardı. Bazı Müslüman ülkelerde Ay tutulması başlar başlamaz halk, ay tutulması sırasında kılınması gereken ‘’Husuf namazı’’ için camilere çağrıldı.

Ay tutulması sırasında toplu halde namaz kılan Pakistanlılar, namaz sonrası dua etti. Suudi Arabistan’da da yerel saatle 17.00 civarı ay tutulması gözlemlendi. Mekke ve Medine dışında Suudi Arabistan’ın bütün cami ve mescitlerinde de akşam namazından sonra Husuf Namazı kılındı. Ay tutulması burada yaklaşık 50 dakika sürdü.

Bu muhteşem gökyüzü şöleninin ardından bazı insanlar şaşkınlıkla gökyüzüne bakarken Müslümanlar ise Allah’ın kudret ve tasarrufunun ne kadar büyük olduğunu daha iyi fark ettiler.

Dünyamızın uydusu olan Ay’ın, insanlara başta takvimcilik yaptırmak üzere çok sayıda faydaları vardır. Her bir gün farklı bir şekilde kendisini göstererek gökyüzüne adeta bir mühür vurmaktadır.

Dünyamız Ay’ın sadece bir yüzünü görmektedir. Zira Ay’ın kendi ekseni etrafındaki dönüşü ile Dünya etrafındaki dönüşü aynı zamana tekabül etmektedir. 27 gün 7 saat 43 dakikada Ay ‘a göre hem bir yıl hem de bir gün olmaktadır. Ne ilginçtir ki Ay kendi ekseni etrafında bir saniye geç dönse veya dünya etrafında bir dakika fazla dönse görünmeyen yüzünü görme imkânımız olacak. Şu halde ancak Ay’a gönderilen uzay araçları ile bize görünmeyen yüzünün şeklini görebiliyoruz. İşte hareketleri ile saniye şaşmayan bu uydu, insana tefekkür etme ve Allah’ı daha iyi tanıma fırsatı sunmaktadır.

Zira tesadüfün eli karışsa yani kendi kendine hareket edecek olsa bu kadar dakik ve ölçülü hareket edemez. Demek ki onu dünya etrafında pervane gibi çeviren bir güç ve kudret var.

Cenabı Allah, kendini vahşet ve kimsesizlik içinde hisseden insana bu gökyüzü şöleninde olduğu gibi huzuruyla, kudretiyle bir ünsiyet verir. O’nun azametini ve büyüklüğünü koca kürelerin kendi ekseni etrafında, gezegenlerin çevresindeki yörüngeleri üzerindeki hareketleri ile anlama fırsatı bulabiliriz.

Dünyamız yörüngesi etrafında dönerken Ay ile Güneş arasında bir noktaya girdiğinde Ay tutulması” cereyan etmektedir. Eski tarihlerde Allah’a inanmayan, putlar ve Güneş gibi ilahlar edinen insanlar bu olay karşısında akıl tutulmasına uğrar, şaşkınlıktan kaçacak delik ararlardı. Ne zaman ki astronomi ilerledi ve gökyüzündeki gezegen ve uyduların yörüngeleri üzerinde kusursuz ve mükemmel bir şekilde hareket ettikleri anlaşıldı, işte o zaman Ay ve Güneş tutulmalarının sebebi ve hikmeti ortaya çıktı.

Senenin ancak birkaç gününde meydana gelen bu muazzam şölenler küsuf ve husuf namazları denilen iki özel ibadetin zamanlarını da belirler. Müslümanlar nasıl ki Güneşin batması ile akşam namazlarını eda ederler bunun gibi tutulmalar esnasında da Rabbimizin azametini müşahede ettiklerinden ibadet etmeye ihtiyaç hissederler.

Husuf ve küsuf namazları tutulmaların açılması için değildir. Bazı geri kalmış toplulukların yaptığı gibi, Ay ve Güneş’in yeniden ortaya çıkması maksadıyla yapılmaz. Açılması ve ne kadar devam etmesi astronomi ile uğraşanlar tarafından bilinen bu olaylar, azameti İlahiyeyi ilan ettikleri için belirli ibadetlerin vaktini gösterir.  Cenabı Allah, o vakitte insanları ibadete davet eder.

İşte bunun gibi gökyüzü olayları ve çok çeşitli musibetler, bazı ibadetlerin özel vakitleridir. İnsan böyle vakitler gelip çattığında aczini ve fakrını anlar, dergâhı İlahiye el açarak dua eder.

Evet, ihtiyaç hisseden her ruh sahibi varlık, dua ederek sonsuz merhamet sahibi olan Rabbimize iltica eder. Dua eden insan anlar ki; birisi var, onun hatırat-ı kalbini ( kalbinin en ince hatırasını) işitir, her şeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder.

İşte ey insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bu gibi vesileleri elden bırakma; ona yapış; onun ile insanın ulaşabileceği en yüksek makam olan alayı illiyyine çık. Bir sultan gibi bütün varlıkların dualarını kendi duan içine al; “yalnız senden yardım isteriz” diyerek kâinatın güzel bir takvimi ol, vesselam…

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...