Cuma, 23 Eylül 2016 17:49

Graham Fullerin Kehanetleri ve Darbe Faillerinin Parmak İzleri…

Eski üst düzey CIA yetkilisi Graham E. Fuller 16 Temmuz 2016’ da yani 15 Temmuz askeri darbesinin hemen ertesi günü, darbe sonrası öngörülerine ilişkin supliminal mesajlarla dolu bir makale yayımladı.(*) Fuller makalesinde, “nihai senaryonun kendini ortaya çıkarması” olarak değerlendirdiği 15 Temmuz askeri darbesinin Türkiye’deki tüm kesimler için “felaket bir kaybet-kaybet olayı” olduğunu iddia ediyor. Fuller bu kaybet-kaybet olayını  “dini temelli iç politikalarından dolayı Erdoğan’dan nefret eden ve gitmesini isteyen kesimlerin (geleneksel dini inanca sahip kesimin, askerlerin, eski muhafazakâr laiklerin ve Kemalistlerin) ya demokratik düzeni sakatlayıcı başka bir darbeyi kabul etmek ya da politikalarını sevmemelerine rağmen Erdoğan’ı desteklemek zorunda kalmaları durumu olarak değerlendiriyor. Ve bu ön kabul ile Erdoğan karşıtı kesimlere darbe sonrası alınacak pozisyonlarla ilgili hem mesaj, hem de taktikler veriyor.

Eski bir CIA yetkilisinin darbenin hemen ertesi günü böyle bir makaleyi kaleme almış olması ve darbenin başarısız(!) olmasından daha kötü(!) olan şeyin Erdoğan’ın bu darbeden güçlenerek çıkması olacağını bir rahatsızlık ve risk olarak açıkça dile getirmesi ve Erdoğan karşıtı unsurlara O'ndan kurtulmanın(!) taktiklerini vermesi, bu darbenin arkasındaki üst aklın adresini açık ve net işaret ediyor.

Aynı şekilde Amerikan Foreing Policy Dergisinin yazarı Edward Luttwak ta darbe sonrası yayımladığı bir makalede 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığını(!) “Erdoğan’ın Öldürülememesine” bağlamıştı. Görünen o ki, bu üst akıl ve Türkiye’deki yeminli Erdoğan düşmanı tüm kesimler elbirliği ile Erdoğan’ın ortadan kaldırılması temelli bir kaos planı yapmışlar... Başta kazan-kazan ilkesi üzerine kurulan bu kaos planı, liderine ve iradesine sahip çıkan halkın darbeye karşı direnmesi sonucunda bozulmuş ve ortaya çıkan nihai senaryoyu “felaket bir kaybet-kaybet durumuna” çevirerek başlarına geçirmiştir. İşte bu “kaybet-kaybet durumunu kazan-kazan durumuna acilen tebdil edebilmek adına darbenin hemen ertesi günü yeni plan ve senaryolar için harekete geçtikleri makalede ortaya konulan ifadelerden açıkça anlaşılıyor.

Erdoğan karşıtı unsurlara, bakın nasıl bir taktik veriyor Fuller; “……… Erdoğan'ın hataları, başarısızlıkları ve hükümetinin artan yolsuzlukları zaten kitlesel olarak yönetimini gözden düşürmüştür. Partisinin yönetimindeki ilk on yılda  uzun seriler halindeki kayda değer başarılarını gözden düşürecek ve baltalayacak bir süreç içinde oldu. Erdoğan, iktidara nasıl geldiyse aynı yolla iktidardan sandık yoluyla düşürülmesi de bir zorunluluktur. Giderek artan sorumsuzca yönetimi alaşağı edilmeli ve görevden alınmalı, başarılı bir lider olma iddiasında bir daha asla bulunamayacağı bir biçimde buna etkili bir son verilmelidir.”  

Bunun anlamı şudur; ABD menşeli stratejik üst akıl, kaybet-kaybet durumunu kazan-kazan durumuna tebdil etmek için Erdoğan’ın kayda değer tüm başarılarını halkın gözünden düşürecek, yalnızlaştıracak ve itibarsızlaştıracak bir sosyo-psikilojik savaş başlatacağının sinyal ve taktiğini ilk günden ortaya koymuştur. Darbenin gerçekleşmesinden kısa bir süre sonra ne yapacağını bilmezcesine hız kesen terör olaylarının bir anda düğmesine basılmışçasına artış göstermeye başlaması, FETÖ ile mücadelede yaşanan “at izi, it izi” tartışmaları, 15 Temmuz ruhunu zedelemeye yönelik etnik ve siyasi kışkırtmalar, bunların hepsi ABD menşeli stratejik üst aklın ürettiği sosyo-psikolojik savaşın göstergeleri olarak değerlendirilmelidir.

Makalesinde, darbe yapma dinamiklerine halen sahip olan darbeci unsurlara da taktik vermeyi ihmal etmeyen Fuller bu taktiklerini de şu şekilde sıralıyor;  “………Erdoğan'ın son bir kaç yıldır, özellikle de Suriye'deki felaketvarî dış politikası, cihadî terörizmin Türkiye'de Türk olmayanlar tarafından yapılmasının artmasına katkıda bulunmuştur. Darbeciler, Erdoğan'ın iç politikalarına karşı çıkmak yerine, basitçe yabancılarca tetiklenen yıkıcı terör saldırılarına karşı ülkede düzen sağlamak ihtiyacı bulunduğu iddiasındaki fiilleri için halkın gözünü açarak bir kısım halk desteğini makul bir biçimde arttırabilir. Fakat, fiillerini "Türk laikliğini korumak" temelinde savunacak olurlarsa, modern tarihte her bir darbeyi getiren aynı yorgun Kemalist ideolojik çizgiye düşeceklerdir. Erdoğan dini politikalarla ne kadar istismarda bulunduysa, diğer başarısızlıkları da o denli ciddidir  ve "Laikliği Savunması" askerî bir eylem için inandırıcı bir gerekçe sağlamaz. “  

Bir yandan Erdoğan karşıtı sivil unsurlara, diğer yandan darbe yapma dinamiği taşıyan askeri unsurlara taktik veren Fuller, askeri unsurların iç politika cephesi ile uğraşmamalarını, Erdoğan’ın felaketvâri(!) Suriye politikasına bağlı olarak yurt genelinde artması muhtemel(!) dış kaynaklı terör eylemlerine karşı huzur ve düzen sağlama ihtiyacı bulunduğu algısının oluşturulmasını salık veriyor. Bunu yaparken de laik söylemlerle hareket edip yorgun Kemalist ideolojinin çizgisine düşülmemesini tavsiye ediyor. Kaleme aldığı bu makale ile ABD menşeli üst aklın sözcülüğünü yapan Fuller, yerel işbirlikçilerine taktik verirken Türkiye’nin başta Suriye olmak üzere son 14 yılda uyguladığı bölgesel ve uluslararası politikalardan duyulan rahatsızlığı da itiraf ediyor. Özellikle Suriye politikası için kullandığı “felaketvari”(!) ifadesi rahatsızlığın boyutunu ifade etmek açısından dikkat çekicidir. Fuller’in bu hezeyan dolu makalesi üst akıl gerçeğini ortaya koymakta ve 15 Temmuz sonrası yaşanan gelişmeleri doğru tahlil edebilmek açısından önemli ipuçları ve parmak izleri taşımaktadır.

Son tahlilde, 2019 yılının bir seçimler yılı olacağının unutulmaması gerekmektedir. Mart-2019’da Mahalli İdareler Seçimi, Nisan-2019’da Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Kasım-2019’da Genel Seçimler yapılacak. Yani herhangi bir erken seçim gündeme gelmez ise, seçim sathi mahalline girilmesine yaklaşık üç yıl var. Darbeyle gönderemedikleri Erdoğan ve yönetimini seçimle gönderebilmek için bundan sonra ne tür bir sosyo-psikolojik savaş başlattıklarını artık biliyoruz. Bu üç yıl zarfında Erdoğan’ı yıpratmak ve yalnızlaştırmak, başarılı politikalarını itibarsızlaştırmak ve gözden düşürmek suretiyle 15 Temmuz ruhunu yok etmek ve kaybettikleri güçlerini tekrar kazanmak istiyorlar… Bunu başarabilmek için her yolu deneyecekler… Seçimse seçim, yeni bir darbeyse, yeni bir darbe… 15 Temmuz ruhu ile müteyakkız olmalıyız. Selam ve dua ile…

23 Eylül 2016

Hakan ŞİMŞEK

(*) “Turkey’s Lose-Lose Coup Situation” Başlıklı İngilizce makalenin orijinal metnine http://grahamefuller.com/blog/ linkinden ulaşılabilir. (Tercüme : Abdullah ER – ASDER Öğrc. Kom. Üyesi)

Son Düzenlenme Cumartesi, 24 Eylül 2016 17:39
Hakan ŞİMŞEK

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...