Salı, 19 Nisan 2011 15:31

Libya’yı bu hale biz getirdik

En sonunda başta ABD olmak üzere tek dişi kalmış canavar, Libya’ya saldırdı. Yüzlerce Tomahawk füzesi ve uçak, yerleşim yerleri de olmak üzere her tarafa bomba yağdırıyor. En büyük suçlu ise “Kaddafi” olarak ilan edilmiş durumda. Kaddafi’nin kellesi gitmeden akan kan durmayacak gibi görünüyor.

Peki, ne oldu da yüzyıllar boyunca Osmanlı himayesinde huzur içinde yaşayan Libya bu hale düştü. Batılı ülkelerin en son geliştirdiği silahları acımasızca kullandığı ve iflas bayrağı çeken silah fabrikalarına gün doğduğu bu kanlı savaşın müsebbibi, ne yazık ki biziz. Sakın “mübalağa ediyor” diye düşünmeyin zira yıllarca bu ülkeye giden ve halkını çok yakından tanıyan biri olarak bu sözleri söylüyorum.

Libya’nın şu andaki kanlı diktatörü Kaddafi ve ikinci adamı Callud ne yazık ki eğitimlerini Türkiye’de yapmış darbeci subaylar. 1960 Darbesinden ilham alarak 1964 yılında Libya’daki krallık yönetimini yıktılar. Ülkeyi elli senedir tam bir faşist ve zalim bir yönetim ile yönetmeye başladılar. Aynen bize öğretildiği gibi onlara da “halk cahildir onları ancak koyun gibi yöneterek ülkeyi idare edebilirsin” yalanı ile bugünlere gelindi.

Sahi, dönüp şöyle bir bakın bakalım. Düne kadar ulusalcı çeteler başta olmak üzere bize ne öğretildi? Düşünün bir kere. Anlı şanlı profesörler, medya baronları ve generaller halka güvenilemeyeceğini ve bu milleti hayvan gibi ite kakarak yönetmek gerektiğini söylemediler mi?

Darbelere alkış tutan, hala utanmadan darbeci generalleri savunmaya kalkan aşağılık insanları kim inkar edebilir. Güya bu lanetlenmiş güruh aydın geçiniyor. Batı dünyasını örnek aldıklarını iddia ederek dine ve dindarlara saldırmayı en büyük amaç edinmişler.

İşte onların yetiştirdikleri adamların hali ortada. Darbe yapabilmek için cami bombalayacak kadar şerefsiz ve iğrenç insanları maalesef biz bu hale getirdik. Gerçi Türkiye’de faşist yönetimi uzun süre devam ettiremediler. Zira demokrasiyi idrak etmiş ve kanlı diktatörlere karşı müspet hareket yöntemini benimsemiş insanlar vardı.

Bediüzzaman ve Nur talebeleri asayişin lehinde hareket ederek bu militarist darbe yanlılarını yenilgiye uğratmıştı.  Zaten sahte irtica eylemleri yaparak halkı perişan etmeyi alışkanlık haline getirmiş olan darbeci zihniyet başka türlü yenilgiye uğratılamazdı. Bu yüzden Bediüzzaman’a ve Nur Talebelerine bu millet çok şey borçludur.

Bugün Libya’nın en üst düzey yöneticileri benim sınıf arkadaşlarım. Onlarla tam 4 yıl Bahriye mektebinde birlikte okudum. Bazılarını çok iyi tanıyor ve gerçekten de çok seven bir insanım. Zira Bahriye Mektebinde namaz kılanlara öcü ile bakılırken biri Türk biri Libyalı öğrenci olmak üzere direnen iki kişiydik.

Son sınıfa kadar hiçbir Libyalı öğrenci açıktan namaz kılma cesaretini gösteremedi. Onların yöneticileri en az bizimkiler kadar zalimdi çünkü. Fakat son sınıfta beş öğrenci her ne pahasına olursa olsun namazlarını kılmaya başladılar. Fakat başlarına gelen de kalmadı. Tam 25 sene hapse atıldılar. Teğmen rütbesi ile Libya’ya döndükleri gün hapse atılmışlardı. Türk öğrenciler ise daha teğmen olmadan okuldan atılmışlardı.

Nereden biliyorum; isterseniz anlatayım. Deniz Harp Okulundan mezun olduktan tam 18 yıl sonra Libya’nın başkenti Trablus’a (Tripoli de denir) bir geminin kaptanı olarak gitmiştim. Liman evraklarını imzalarken bir sınıf arkadaşımla karşılaştım. Ertesi gün diğer sınıf arkadaşlarını da alarak gemimize beni ziyarete geldi.

Eski günlerimizi yad etmeye başladık. Ben hemen namaz kılan o beş arkadaşımı sordum. Hangi birini sorduysam hepsine hapiste diyorlardı. Hatta yanımda olan üçüncü kaptan şaşırmış “Süvari bey sizin hapiste olmayan arkadaşınız yok mu?” diye şaşkın bir şekilde sormuştu.

Dile kolay tam 18 yıldır zindandaydılar. Hemen sordum tabi; yahu ne yaptı bu çocuklar, adam mı öldürdü? Bana hepsinde aynı cevabı verdiler “siyasiyye”. Yani siyasi suç işlemişler.  Kaddafi rejimine tehdit olmuşlar.

Onlar hakkında tek bildiğim şey her şeye rağmen namaz kılıyor olmalarıydı. Seksenli yıllar kimsenin yeterince bilemeyeceği kadar zalimlerin cirit attığı kötü yıllardı. Darbeci generaller dindar insanlara karşı her türlü acımasızlığı gösteriyorlardı. İrticacı adını verdikleri başta namaz kılan öğrenciler olmak üzere binlerce askeri okul öğrencisini okuldan atmışlardı. Detaylı bilgi öğrenmek isteyen lütfen “Bahriyede 15 Yıl” isimli kitabımı okusun.

Türkiyeli askeri öğrenciler de büyük bir zulme uğramışlardı. Yüklüce bir okul tazminatı isteniyor PKK’lılara yapılmayan eziyet bu öğrencilere yapılıyordu. Okuma hakkı da olmak üzere birçok türlü kamu hakkından mahrum kalmışlardı.

Fakat Libyalılar daha beterine tutulmuş hapse atıldıkları yetmiyormuş gibi birde ağır işkencelere maruz bırakılmışlardı. Elbette Kahhar olan Rabbimiz bunun karşılığını bırakmayacak. Bu dünyada olmasa bile hesap gününde hepsini yaptıklarına pişman edecek. Kuran’daki  “Yaleyteni küntü turaba” yani keşke toprak olsaydık diye söyleyecek olan bunlardır, herhalde…

Evet, sevgili okuyucular. Darbeci zalimlerin yaptığını bugün bütün Libya halkı ödüyor. Türkiye’dekilere bir şey yapılmadı. Ergenekon çetesi davası devam ediyor, belki bunlara küçük bir ceza verilecek. Fakat başta dindar insanlara olmak üzere yapılan zulümler, saymakla bitmez. Ben sadece askeriyedeki kısmına değindim. İşte yetiştirdiğiniz ürünler bu şekilde. Türkiyenin askeri okullarında okuyan binlerce Libyalı askeri öğrenci, demokrasi ve insan haklarını güzel bir şekilde anlatamadığımız için ülkelerini bu hale getirdiler. Libya acımasızca bombalanıyor işte…

Fakat artık bir ders almalıyız. Askeri okullar başta olmak üzere her türlü faşist eğitimi tamamen ortadan kaldırmalıyız. Şükür artık darbe yapamıyorlar fakat onları bu hale getiren yani halkı koyun sürüsü gibi görüp başlarında boza pişirmeye kalkışan zihniyeti, ortadan kaldırmanın zamanı gelmiştir ve geçmektedir.

Bu nedenle başta askeri reformlar yapılarak her türlü darbeci oluşumun önüne geçilmelidir. Allah’tan korkup ibadetlerini yapmaya çalışan öğrencilere de özgürlük verilmesi şarttır. Bakın hala Deniz ve Hava Harp okullarında bir cami veya mescit bulunmamaktadır. Madem Kara Harp okulunda var, batılı ülkelerin hepsinde ibadet etmek isteyenlere fırsat veriliyor. İlk iş olarak bu okullara bir cami veya mescit açılmalı dindar insanlar üzerindeki baskı kaldırılmalıdır, vesselam…

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...