Salı, 19 Nisan 2011 15:29

Askeri reformlar ilk fırsatta yapılmalıdır

Ülkemiz yeni bir seçime doğru gidiyor. Siyasi partilerimizden siyasi programları ile ortaya çıkmasını  “kedi-köpek dalaşması” benzeri kavgaları bir tarafa bırakmasını umut ediyoruz.

Demokrasiyi veya başka bir deyişle temsili parlamenter sistemi bu derece zedelememek gerekir. Lakin bu konuda gerçekten epeyce geri kalmışız. Dalkavukluk (riyakârlık), bazı kişi ve kurumlara şirin görünme, birkaç oy uğruna kutsal değerleri ayaklar altına almak, siyasetçilerimizin bir kısmının geleneksel karakteri haline gelmiş.

Onlar ne yaparsa yapsınlar bize düşen doğru bildiklerimizi söylemek, siyasetçileri ikaz etmektir. Sonra “kimse demedi” diye başkasına çamur atarlar, bakarsınız.

Efendim, yıllardır yazılıp çizildi. Türk Silahlı Kuvvetlerinde reform yapılması gerekliliği her platformda söylendi. Sağ-sol, ılımlı-radikal, çevreci, liberal-sosyalist veya Marksist bütün toplumsal kesimlerin neredeyse tam bir fikir birliğinde olduğu bu konuda yeterince ilerleme kaydedilemedi.

Toplumun bu kadar farklı kesimlerince konsensüs oluşmuş başka bir konunun olmadığını düşünüyorum. Ağır ve yavaş kalmamızın en önemli sebebi; yöneticilerin, askerlerin ve toplumumuzun özgüven eksikliği olduğu kanaatini taşıyorum.

Belki başka sebepler de vardır. Örneğin başta ABD olmak üzere batılı güçlerin devlet üzerindeki etkileri, kraldan fazla kralcı bürokratlar ve menfaatini halkın zararında arayan memurlar, yapılması gereken reformları engellemiş olabilirler.

Onlar ne yaparsa yapsın, biz doğru bildiklerimizi tekrar söyleyelim. Malumdur “ettekrarü ahsen velev kane yüz seksen”

İsmet Soner Bey’den yararlandığım ve daha önce defalarca dile getirdiğim Silahlı kuvvetlerde yapılması gereken reformları üç başlık altında toplayabiliriz. Görev değişiklikleri, yapısal ve siyasi değişiklikler olarak. Öncelikle görev değişiklikleri olarak:

1.      Jandarma birimleri tamamen TSK’dan ayrılarak İç İşleri Bakanlığına bağlanmalıdır. Bu, Jandarma teşkilatına, görev tanımına uygun işlevsellik kazandıracaktır. Zaten Jandarma personeli de böyle düşünmekte, ancak TSK yönetimi ve bazı generaller siyasi güç kaybedeceği endişesiyle karşı çıkmaktadırlar.

2.      Sınır muhafazası için İç İşleri Bakanlığına bağlı, Polis-Jandarma benzeri bir “Sınır Muhafaza Genel Müdürlüğü” kurulmalıdır. Sınır gözetleme ve asayiş müdahaleleri bu yeni Genel Müdürlüğe bağlı, elektronik teknoloji destekli ufak Sınır Muhafaza birimleriyle yürütülmelidir.

3.      Cezaevlerinin güvenliği tamamen Ceza ve İnfaz Genel Müdürlüğü bünyesindeki özel görev tanımlı alt-polisler tarafından yürütülmelidir.

Yapısal değişiklikler olarak, son yıllarda kısmen iyileştirmeler olmakla birlikte katı bir dışa kapalı kast sistemi göze çarpmakta, bu anormal durumun değiştirilmesi gerekmektedir. Zira bu sistem hilkat garibesi bir sistemdir. İlerlemeye, gelişmeye engeldir. Personeli pozitif ve negatif motive etmekten uzaktır. Bu çağdışı ve geri kalmış sistem yeniden ele alınmalıdır:

1.      Çok küçük yaşlarda (14 yaş) eğitime başlayan çocukların ruhsal gelişmesine engel olan Askeri Liseler kapatılmalıdır.

2.      Harp Okulları meslek yüksekokulu seviyesinde yeniden düzenlenmelidir. Demokrasinin olmazsa olmaz prensiplerinden yani seçilmişlerin atanmış kişilere karşı üstünlüğü açık bir şekilde belirtilmelidir. Yoksa darbe yapıp Cumhurbaşkanı olacağım hayali ile yetişen askeri öğrencilerden vatana yararlı olması beklenemez.

3.       Kurmaylık müessesesi kaldırılmalı yerine modern bir biçim verilmelidir. Hâlihazırdaki sistem kıt’a tecrübesinden kopuk masabaşı elemanı yetiştirmektedir. Harp akademileri üstsubay yetiştiren, öğrencilerine iki yıllık lisansüstü eğitim veren kurumlar haline getirilmelidir.

4.      Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlerinin hantal yapısı küçültülüp çevikleştirilmelidir. Bu amaçla;

·         Ordu Komutanlıkları lağvedilmeli veya en azından sayısı ikiye indirilmelidir (Doğu Cephesi K.lığı - Batı Cephesi K.lığı şeklinde)

·         Kolordu komutanlıklarının sayısı komşu ülke sayısı miktarına indirilmeli, sorumlu olduğu ülkenin muhtemel saldırısına karşı uzmanlaştırılmalıdır.

·         Benzer nedenden dolayı Deniz Kuvvetlerindeki Donanma Komutanlığı lağvedilmeli, Saha Komutanlıkları, doğrudan Deniz. K.K.lığına bağlanmalıdır.

·         Hava kuvvetlerindeki Taktik Komutanlıklar da kaldırılarak tek komuta merkezine bağlanmalıdır.

·         Bütün Silahlı Kuvvetler tamamen uzman ve profesyonel kadrolar tarafından teşekkül etmelidir.

Bu reform tekliflerinin bir sonucu olarak asker ihtiyacı azalacağından zorunlu askerlik süresi, yeni yapının işlerlik kazanmasıyla paralel olarak tedricen azaltılarak nihayetinde azami 2 aya indirilebilir. Bu sürede sadece temel askerlik eğitimi verilerek sonunda Silahlı Kuvvetlerde kalmak isteyenler bir yıllık eğitimi takiben uzman ve profesyonel kadrolu olarak görev yapabilir. Diğer erkek vatandaşlar kıtalara hiç çıkarılmadan terhis edilmelidir.

Yapılması gereken en acil ve zor olan reform ise siyasi değişikliklerdir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1.      Genelkurmay Başkanlığı MSB’ lığına bağlanmalıdır.  Genelkurmay başkanlığının hâlihazırdaki hiçbir kuruma karşı sorumlu olmadan bağımsız yapısı değiştirilmeli, Batılı ülkelerde olduğu gibi üst düzey bir bürokrat olarak görev değişikliği yapılmalıdır.

2.      TSK’nin bütün karar ve icraatları sivil denetime açılmalıdır.

3.      Askeri mahkemelerin yetki alanı daraltılmalı, sadece küçük askeri disiplin davalarına bakmalıdır.

4.      Askeri Yüksek İdare Mahkemesi lağvedilmelidir.

5.      Millî Güvenlik Kurulunda TSK, sadece Genelkurmay Başkanı tarafından temsil edilmeli, Kuvvet Komutanları kuruldan çıkarılmalıdır.

6.      Diğer bütün kamu kamplarıyla beraber askeri kamplar, lojmanlar ve orduevi adı altındaki askeri oteller satılmalıdır.

7.      Askerin moral değerlerinin arttırılması maksadı ile kapatılmış olan cami ve mescitler açılmalıdır.

8.      İrticai görüşü benimsedikleri teşhisi ile kanunsuz olarak yapılan fişlemeler sona erdirilmeli, asker eşlerine başörtüsü nedeni ile yapılan baskılar sona erdirilmelidir.

Kısaca söylemek gerekirse Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas başta olmak üzere bütün Arap ülkelerindeki benzer askeri yapılanmaya son vermek zorundayız. Bakın 2011 yılına gelmiş bulunuyoruz. Araplar internet ve bilişim sektörünün gelişmesi sayesinde diktatörlüklerden bir bir kurtulurken bizlerin hala askeri vesayet altında bırakılması utanç vericidir, vesselam…




Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...