Pazartesi, 02 Mayıs 2011 10:07

İngiliz düğünü

Hindistan’dan ülkeme dönmeyi beklerken ister istemez İngiliz kraliyet ailesinin düğününü seyretmek zorunda kaldım. Zira neredeyse bütün televizyon kanallarında aynı görüntüler vardı. 200 yıl boyunca vahşi İngiliz sömürgesine maruz kalan Hintliler, nedense bu düğünü pek merakla takip ediyordular.

Düğünde gördüğüm en ilginç konulardan bir tanesi kadınların neredeyse tamamının başları kapalı erkeklerin ise açıktı. Tabii tesettüre uygun anlamında söylemiyorum. Ülkemle olan tenakuz (terslik) nedeniyle ifade etmek zorunda kaldım. Malumunuz hala erkeklerin inkılâp yasaları gereğince şapka giymeleri mecburidir.

Bize inkılâpların batıdan alındığını söylediler. Birisi bizi fena halde aldatıyor. Tam anlayabilmiş değilim. Gördüklerime mi inanayım yoksa resmi tarihin yazdıklarına mı. Şaştım kaldım.

Düğün kilisede kıyılıyor. Baş görevli de papaz. Geleneklere alabildiğince önem veriliyor. Gericilik bu değilse nedir! Bilen beri gelsin.

Bizde “öcü” gibi gösterilen saltanat kaldırıldı diye öğrettiler. Hatta bununla ilgili kanun çıkarken bayağı tartışmalar olmuş. Peki, gerçekten saltanat mı kalktı yoksa sadece Osmanlı hanedanı mı, gönderildi? Zira saltanatla ilgili ne kadar ayrıcalık, belirli kişilere peşkeş çekme gibi kötü şeyler varsa hala devam etmiyor mu? Dünyanın en pahalı yatını o zamanın parası ile muazzam bir para olan 1 milyon dolardan daha fazla para ile alıp Cumhurbaşkanına  vermedik mi?

İnanın; bizde devletin başında olanların harcadıkları para, lüks ve şatafat, İngilizlerin saltanat için harcadıklarından onlarca defa daha fazladır. Lakin dünyadaki insanlar yine de İngilizlere özeniyor.

İngiltere bir cumhuriyet değil. Aynen, Hollanda, İsveç ve İspanya'da olduğu gibi. Meşruti monarşi denilen bir yönetim biçimleri var. Fakat demokrasi dünyada en güçlü olarak İngiltere başta olmak üzere bu ülkelerde uygulanıyor. Ne tuhaf değil mi? Bizde anayasanın değişilmez maddeleri arasında cumhuriyet var ama demokrasi yok.

Sayın Emre Aköz, bir yazısında hangisi önemli diyordu? İsterseniz aynen aktarayım. Zira hakikat usandırmaz.

“Cumhuriyet "pozitif" değil, "negatif" olarak tanımlanmış bir kavramdır. Yani olanı değil, olmayanı tanımlar. Yönetimde bir hanedanın olmadığı rejimdir cumhuriyet. İçeriği bundan ibarettir: "Hanedanın olmaması..."Hanedan olmayınca da geriye halk kalır. Halkın öyle ya da böyle katılımıyla belirlenen ve tepesinde hanedan olmayan tüm rejimler cumhuriyettir. Ancak bu durum önümüze devasa bir boş alan koyar: Cumhuriyetin içeriği nasıl olacaktır?

Mollaların yönetimde etkin olduğu İran bir cumhuriyettir... Başkanlık sisteminin uygulandığı ABD bir cumhuriyettir... Cumhurbaşkanının güçlü başbakanın ise güçsüz olduğu yarı başkanlık denilen sistemi uygulayan Fransa da bir cumhuriyettir... Federal bir yapıya sahip olan Almanya bir cumhuriyettir...
Dolayısıyla "devlet şekli cumhuriyettir" demenin, ciddiye alınacak bir anlamı bulunmuyor. Kaddafi'nin Libya'da uyguladığı "cemahiriye" denilen totaliter rejim de nihayetinde bir tür cumhuriyet. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği'nin çevresinde kurulup 1990'larda çöken ülkeler, kendilerine "halk cumhuriyeti" diyordu. Yani önemli olan, cumhuriyet ya da meşruti monarşi değil, bir ülkede demokrasinin olup olmadığı...

Dolayısıyla... Yeni Anayasa'da, Cumhuriyetin değiştirilemez maddeler arasında sayılması, kesinlikle şart değil. Çünkü cumhuriyet, otomatik olarak, "siyaseten mutlu" bir toplum yaratmıyor.
Mutluluğu yaratan demokrasi... "Anayasaya ille de değiştirilemez bir madde koy" diye beni zorlarsanız... "Demokrasi" derim”.

Bu yazıyı yazmaktan maksadım düğün falan değil, bize batıdan aldıklarını iddia ettikleri kanunların ne derece içi boş ve kötü bir biçimde değiştirilerek, ülkenin diktatörlük şekline sokulduğunu ifade etmek. Birde olaylara başka bir yönden bakarak farklı bir bakış açısı kazandırmak.

Ayrıca şunu da ifade etmek isterim ki evlilik bütün dinlerce kutsal sayılan sosyal bir kurumdur.  Günümüzde ise toplumun temelinin kurulduğu aile yıkılmaya çalışılıyor. Maalesef evliliği ortadan kaldırmak isteyen anarşist düşünceler gittikçe yaygınlaşıyor. Bu bakımdan böylesine geleneksel motiflerin ve dini kuralların kullanıldığı, gösterildiği, şatafatlı düğünleri, evliliğe özendirme açısından faydalı buluyorum.  Rabbim, Ümmeti Muhammed’e(asm) ve bütün yavrularımıza güzel düğünler ve iki cihan saadeti nasip etsin.

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...