Çarşamba, 05 Ekim 2011 18:14

ASAL’ın Zeki Bilgisayarı

Bilgisayar mühendisleri “yapay zekâ” adı verilen programlar için boşuna uğraşıyorlar. Zira bizim öyle bir bilgisayarımız var ki; akıllara durgunluk verir. Çok zekidir, başını belaya sokacak her türlü sonucu, kıvrak zekâsı sayesinde çözer ve tatlıya bağlar. Bunu görmeleri ve tanımaları gerek.

Günümüz bilim kurgu filmlerinde aynı senaryoyu sık sık izlemişsinizdir. Akıllı bilgisayarlar, “android” adı verilen insansı makineler ve robotlar; insanlara ve dünyaya hükmetmeye başlar. Bu robotlar bir zaman sonra insanlara savaş açar ve yeryüzünü ele geçirirler. Başrol oyuncuları ise bu robotlara karşı direnmeye başlar ve bir şekilde bilgisayar virüsü kullanarak onları mağlup eder.

Bilgisayarların zekâsı olmadığı ve sadece verilen işleri yapmaya yaradıkları için böyle bir robotun olmayacağını iddia edenler olabilir. Bu kişilere verilecek en güzel cevap; askere Alma İşlemlerine bakan (ASAL) bilgisayarıdır.

Bu çağımızın en nadide bilgisayarı, askerlik görevine seçilen erkek vatandaşlarımızı öylesine güzel bir şekilde dağıtır ki, generallerin veya üst düzey bürokratların çocuklarından bir tanesini bile güneydoğuya yani çatışma alanlarına göndermez.

Daima gariban Anadolu insanının çocuklarını seçer. Zira bilir ki; vatandaşlarımız bu asker evlatlarımıza “kınalı kuzu” adını vermiştir. “Vatan sağ olsun” diyerek şehit olan yavrularımızı halkımız sinesine çeker. Devlete itiraz etmez.

Hiç dikkatinizi çekiyor mu bilemem ama şehit haberlerine baktıkça benzer fotoğraf karelerini görüyorum. Mesela binlerce şehit asker evladımız içinde bir generalin veya kelli felli bir bürokratın çocuğu yok. Hep ağlayan Anadolu kadınları ve gözü yaşlı avamı Müslimin.

Demek ki askerlerin dağıtımını yapan bilgisayar çok akıllı. Öyle yaş tahtaya basmıyor. Dünyada en fazla generale sahip olmamıza rağmen bir tane bile güneydoğuda askerlik yapan generalin çocuğunu seçmiyor.

Sonra da biz bağırıp duralım; Niçin zorunlu askerlik kaldırılmıyor? Profesyonel askerlik ne zaman gelecek? Diye. İleri teknoloji de çağ atlamışız da farkında değiliz

Milli Savunma Bakanlığının öyle mükemmel bir bilgisayarı var ki, hiçbir zaman hata yapmaz. Gariban vatandaşın çocuğunu güneydoğuya, generallerin ve bürokratların çocuklarını terörün olmadığı yerlere verir. Güya “random” yani gelişigüzel atama yapılır.

Askere gönderilen vatandaşlarımızın adaletli bir şekilde dağıtımının yapıldığını siz gelin benim külahıma anlatın. Buna hiçbir kimse inanmıyor, ben mi inanacağım? Nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama bu “bilgisayar ataması” dedikleri dağıtıma, birileri müdahale ediyor.

Eskiden siyasetçilerin yakınlarını da “torpilli” zannederdim. Lakin bakanımız Ali Babacan’ın bir akrabası şehit düşünce bunun yanlış olduğunu anladım. Fakat hükümetimiz bunca eleştiri ve karşı çıkılmasına rağmen zorunlu askerliğin kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapmadığı için şüphelenmeye başladım. Sakın ASAL bilgisayarı yaptığı hatayı anlayıp mükemmel yapay zekâsı sayesinde onları da torpilli kategorisine almış olmasın!

Neyse, traji-komik eleştirilerimizi bir kenara koyup 15 yıldır yapmış olduğumuz ve kamuoyunda olumlu karşılanmasına rağmen bir türlü hayata geçirilemeyen “profesyonel askerlik” konusuna bir daha değinelim.

Askerlik sanatı değişmiştir. Kol gücünün yerini akıllı bilgisayarlar, füzeler ve silahlar almıştır. Bunları kullanmak için konusunda uzman profesyonel kadrolara ihtiyaç vardır. Sonra; ordunun küçülmesinden dolayı milyarlarca dolarlık tasarruf imkânı doğmaktadır. Düşünün hem güçlü ve çevik bir orduya sahip oluyorsunuz hem de daha az masraf yapıyorsunuz. Daha önceki yazılarımda örnekleri ile izah ettiğim için kısa kesiyorum.

Mükellef askerliği uygulayan biz ve Azerbaycan’dan başka hiçbir Avrupa devleti kalmamıştır. “Vicdani ret” konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AHİM) verdiği karar gereği Aralık 2011 sonuna kadar düzenleme yapılması gerekiyor. Osman Murat Ülke isimli bir vatandaşın müracaatını AHİM haklı bulmuş Türkiye bir yandan tazminat ödemeye mahkûm edilirken diğer yandan vicdani retçilerin karşılaştıkları sorunlar nedeniyle yasal düzenleme yapmak zorunda kalmıştı.

Değerli hukukçu Osman Can’ın dediği gibi “Düne kadar buna militarist yapının toplumun tüm erkeklerini ideolojik ve psikolojik bir tornadan geçirme sevdasıyla açıklayabilirdik. Peki, bugünden sonra “sivil” ve “demokratik” temsilcilerin aynı tutumu devam ettirmelerinin haklı bir nedeni olabilir mi? Tabii ki hayır”.

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki mustafa hacımustafao Çarşamba, 05 Ekim 2011 23:51 yazan mustafa hacımustafao

    Vehbi kardeşim,kimsenin dile getirmeye cesaret edemediği can alıcı ve önemli bir konuya temas etmişsin.Seni kutluyorum.Allah gönlüne ve yüreğine güç versin.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...