Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Cumartesi, 11 Şubat 2023 16:08

BİR HAFTANIN ÖZETİ...

 

Önce bazı Avrupa ülkeleri İstanbul konsolosluklarını güvenlik gerekçesi ile kapattılar. Ama defalarca ayrıntı istedik. Hiç bir cevap alamadık. Pis kokular gelmeye başlamıştı.

 

Sonra ABD savaş gemisi USS Nitze İstanbul Boğazı'na demirledi ve üzerinde ABD Büyükelçisi Jeffry L.Flake bir show yaptı. Göstermelik küçücük Türk bayrağı ile bazı mesajlar verdi. Süleyman Soylu pis ellerini Türkiye'nin üzerinden çek diye diplomasi dilinde pek de kullanılmayan sözleri dünya kamuoyu önünde ifade etti.

 

Biz de bu sayfalardan bu büyükelçiye dikkat, bu gemiye dikkat, mesajlara dikkat dedik ve hayırlı bir iş için gelmediklerini ifade etmeye çalıştık.

 

Sonrasında pazar sabahı Kağıthane merkezli garip bir deprem oldu. Aslında kimse deprem de diyemedi. Adeta bir patlama gibi. Zira Kağıthane'de fay hattı da yoktu ve uzmanlar böyle bir depremin oluş şekline baktıkları zaman yaşananlara deprem diyemeceklerini ancak bir patlama olarak ifade edebileceklerini iletti.

 

Sonrasında talihsiz pazartesi sabahı önce Pazarcık ve sonrasında gündüz Elbistan merkezli iki korkunç deprem yaşadık. Uzmanlar 7,6 ve 7,7 şiddetindeki bu depremleri yeryüzüne yakınlığı da göz önüne alındığında 9 şiddetine yakın olduğunu ifadede ediyordu. Yine etkilendiği alan olarak da dünyada sayılı depremeler arasına girdi.

 

110 bin km2'lik bir alan bir çok Avrupa ülkesinden daha büyüktü. Macaristan, Avusturya, Hollanda, İsviçre ülkelerinden çok daha büyük bir alan etkilendi. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Adana, Diyarbakır, Osmaniye, Şanlıurfa, Elazığ ve Kilis'te yıkıcı etkisi olan depremin 130 atom bombası büyüklüğünde olduğu ifade edildi.

 

Yine uzmanların ittifakla söyledikleri biribirinden bağımsız iki fay üzerinden aynı gün içersinde 7 şiddetin üzerinde yaşanmış bir depremin dünyada örneğinin olmadığını ifade ediyorlardı. Bu da çok dikkat çekici bir ayrıntı idi.

 

Yine Cumhurbaşkanımızın ilk gün konuşması, üzüntü ve hüzün olmakla beraber adeta bir öfkeyi de içinde barındırıyordu sanki.

 

Neticede bugüne geldik.

 

An itibari ile bilançomuz can kaybı 20 bin 665, 80 bin 88 kişi de yaralı ve depremden etkilenen illerden 92 bin 697 afetzede de tahliye edildi.

 

Dördüncü derece uluslararası alarm seviyesi ile yabancı ülkelerden de bir çok yardımlar gelmeye başladı.

 

Bugün itibari ile artık arama ve kurtarma faaliyetleri yavaş yavaş sona gelirken bundan sonra enkaz kaldırma, geçici barınma ve diğer destek faaliyetleri öne çıkacak.

 

Tüm bunları üst üste koyduğumuz zaman yaşananların bir tesadüf olduğunu da ifade edebiliriz. Hepsinin bir büyük resmin parçaları olduğunu da söyleyebiliriz. Ben ilk günden itibaren ikinci şık tarafındayım. Dünyanın en kritik bölgesinde böyle bir tesadüfler zincirinin olmasına asla ihtimal vermiyorum. Bugün depremlerin yapay oluşturulmuş olabileceği ihtimali bir çok mecrada ciddi ciddi dile getiriliyor.

 

Yine 2002 yılında Millenium Challenge tatbikatı yapılmıştı. Her ne hikmet ise bu tatbikata Türkiye davet edilmemişti. ABD Ordusunun “Bin Yılın Meydan Okuması” ismi altında 24 Temmuz 2002’de Lozan’ın yıldönümüne gelen bir tarihte Nevada Çölü’nde icra ettiği 22 gün süren bir tatbikat olarak kayıtlara geçmişti. 

 

Tatbikat senaryosu 'Hedef ülke, bazı denizyollarını kontrol etmektedir. Bir ada ülkesiyle şiddetli sorunları vardır. Bu ülkede çok büyük bir deprem olur. Sivil hükümet depremle mücadele edemez ve kaos durumunda ordu duruma el koyar. Uluslararası yardım çağrısı yapılır. ABD  yardımlarının kendi askerleri tarafından yapılmasını şart koyar. Böylece ülkeye girmekte olan ABD askerlerinin miktar ve faaliyetlerinden kuşkulanan hedef ülke ordusuyla ABD ordusu arasında savaş çıkar ve ülke 96 saat içinde işgal edilir.' şeklinde idi. Adeta sadece Türkiye'nin isimi söylenmemişti.

 

Artık bugüne geldik.

 

Şimdi yaraları sarma zamanı. Ama bu senaryoyu hiç unutmamalıyız. Senaryo halen adım adım uygulanıyor olabilir. Müdahale için yana yakıla bir kaos aranıyor ve iç çatışma bekleniyor. Şu anda bölgenin ajan kaynadığını söylemek hiç de akla uzak değil...

 

Neler yapılabilir?

 

1. Bir ay içinde başta ABD ve İsrail olmak üzere tüm yabancı ekipler gönderilmeli,

2. Sınırlar asla açılmamalı, (Hollanda gibi ülkeler sınır kapılarının açılmasını söylüyorlar. Amaçları daha fazla göç ile boşalan yerleri doldurmak)

3. Özellikle HATAY ilimize dikkat edilmeli, geçici barınmada öncelik alarak yerli halkın tahliyesini minimum seviyede tutmalı,

4. Suriye'nin kuzeyinde ABD'nin yıllarca büyüttüğü PKK ordusuna dikkat edilmeli,

5. Sahada kaos oluşturmak için kışkırtıcı yayınlara el konulmalı, özellikle Suriye'li mültecileri yağmacı gösteren yayınlar var,

6. Sahada olan 25 bin mehmetçiğin yavaş yavaş asli vazifesine dönmesi ve harbe hazırlık seviyesinin yükseltilmesinin de önemli olduğunu ifade etmek isterim. Asayişin sağlanmasında emniyet kuvvetlerimiz ve jandarma yeterli etkiyi sağlayacaklardır Allah'ın izni ile.

7. Asayiş ve emniyet muhafaza edildikten sonrası bizim işimiz. En kırılgan nokta burası. Şu anda iç savaş ve kaos için seferber olmuş şer güçlerin faaliyetlerinin farkındayız. 

 

Allah'ın izni ile iki yıl içinde tüm bölgeyi eskisinden daha güzel bir hale getiririz ve daha diri olarak ayağa kalkarız.

 

Allah milletimizi, devletimizi, ordumuzu muhafaza buyursun inşallah.

Ekrem Ata

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...