Pazartesi, 11 Şubat 2013 10:44

Yeni Dünya Düzeni ve TÜRKİYE…

Geçtiğimiz günlerde Ergenekon ve Balyoz süreci ile ilgili Sn. Başbakandan ve Sn. Bülent Arınç’tan farklı bir bakış açısına sahip görüşler geldi.

Bu görüşler üzerinden neredeyse tüm gazeteciler ve yorumcular hatta vatandaşlar dahi yorumlar getirerek Türkiye’nin geleceğini resmetmeye çalıştılar.

Çoğunluk Sn. Başbakanımızın ve Sn. Bülent Arınc’ın görüşlerini ayrımcılık, adaletsizlik, tarafgirlik suretiyle kayırmacılık olarak değerlendirdi. Millete karşı zalimane yaptırımlarda bulunanlara adeta merhamet gösterilmemesi gerektiği vurgulandı.

Başbakanın millete baskı uygulayanlara karşı bir yaklaşım ortaya koyma hakkının olmadığını dahi vurgulayanlar oldu.

Elbette ülkemizde şeriat kanunları ve kuralları geçerli olsa idi görüşler ve yaklaşımlarda ona göre olacaktı. Maalesef şeriat hükümlerinin geçerli olmasını bırakın bunlardan bahsetmek dahi şimdilik mümkün değil. Ancak ümit ediyorum ki yakın zamanda yüce yaratıcının emir ve yasakları öncelikli hale gelecektir.

Cumhuriyet rejimi ve demokratik hukuk kurallarının geçerli olduğu bir toplumda mutlak manada adalet anlayışından bahsedilemez. Mesela 28 Şubat baskısına maruz kalan bürokratlar, askerler ve sair memurlar ne kadar cesaret ve dik duruşla biz İslam’ın görüşlerini benimsiyor ve hayatımıza tatbik etmeye gayret ediyoruz diyebilmişlerdir.

Dini cemaat liderlerini ve din adamlarını konutunda ağırlayan bir Başbakana yapılanlar unutulmadı. YAŞ kararları ile ordudan ilişiği kesilenlerin yanında birde baskı ile emekli edilenler olduğu ısrarla vurgulanıyor.

Emeklilik hakkını kaybetmeyi göze alamayanlar oldu. Bunda da haklıydılar. Bu bir değerlendirme ve sonuca varma meselesi. Herkesin bir mikrop karşısında ki bağışıklığı aynı olamaz elbette. Buna birde hizmet tarzını eklerseniz yorumlar farklılaşıyor. Meseleye bu noktadan bakabilmek birçok hususu anlaşılır kılacaktır.

Türkiye’ye baktığımız zaman gelişen durumlara karşı bir strateji geliştirmek zorunda olanların sarf ettikleri sözler bu bağlamda değerlendirilmelidir. Bulundukları makam, problemleri ve sonuçlarını gördükleri mevkileri bizlere göre daha farklı değerlendirmeleri yapmalarını gerekli kılabilir.

“Evrende hiçbir boşluğa yer yoktur.” Prensibini hatırlayın. Su dolu bardaktan suyu boşaltırsanız bardak kesinlikle boş kalmayacaktır. Suyun yerini kesinlikle hava alacaktır.

Şimdiye kadar Türkiye’de bir derin devlet yapılanmasından bahsedilirdi. Ne oldu da bu derin yapı birdenbire ortadan kaldırıldı. Ergenekon ve Balyoz mensupları bir şekilde saf dışı edildiğine göre bu yapılanmayı bertaraf eden gücün elbette onun yerini alacağı muhakkaktır.

Bu demektir ki farklı bir anlamda Ergenekon ve Balyoz süreci başlamıştır ya da başlayacaktır. “Bizimkiler yönetime el koydu.” Diyen güçler acaba bizimkileri kontrol edecek bir yapıyı oraya monte etmediler mi? Etmeyecekler mi?

Bu da demektir ki bu derin devlet meselesi gelecekte farklı bir anlayışla devam edecek.

İşte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu yapılanmayı sezmiş olacak ki bazı manevralar yapma ihtiyacı hissediyor. Yapılan planlar karşısında kendi stratejisini uygulamaya çalışıyor.

İmanından ve inancından hiç şüphe etmeyeceğimiz biri olan Sayın Başbakan’ın bu süreçte adaletsizlik ve haksızlık maksadı ile bir karar alacağını düşünmek sadece içimizdeki su-i ahlakın bir gereğidir. Başbakanın İslami adalet çizgisinden ayrıldığını düşünmektir.

Kahve köşelerinde kurulan hükümetler ve izlenen süper ekonomik reçeteler misali geleceği şekillendirme gayretinden başka bir şey değildir, bu yorumlar.

Sayın Bülent Arınç; ''Toplumda belli görevleri, itibarları, saygınlıkları olan veya toplumda bugüne kadar yaptıkları görev itibarıyla belli noktalara gelmiş olan insanların delillerin tamamı toplandıktan sonra tutuksuz olarak yargılanmalarının daha doğru olacağını düşünüyorum. Bunlar bize karşı eylem yapmış olsalar bile” demiş. Aslında bir noktada çağdaş hukuk denen sistemin eksikliğine vurgu yapmış. Yoksa adam kayırmacılığı anlatmak gayretinde olmamıştır.

Şimdi siz bir suçla itham olunacaksınız ve yargılanacaksınız. Yargılama sonunda beraat ederseniz özür dilenecek ve heba olan yıllarınız kesinlikle geri getirilemeyecek. Bu mevcut demokratik sistemin bir eksiği değil midir? Bunun ötesi insanlara af getirmek değil bilakis yüce yaratıcının adil sisteminin getirilmesinin teklifidir aslında.

Üstelik Sayın Bülent Arınç Amerika da bulunan Muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendinin bizzat desteklediği ve hükümette yer almasını sağladığı bir isim.

Yani bütün medya gücü ile bu süreci yakından takip eden bir düşünce sistemine mensup bir Bakanın söylediği bu sözler ağızdan çıktığı gibi değerlendirilmemesi gereken ifadelerdir. Bu sözlerin arkasında daha oturaklı bir beklentinin olduğu aşikârdır.

Kimse endişe etmesin, gerek Başbakanımızın ve Gerekse diğer bakanlarımızın yaptıkları açıklamalar gerçek manada adil sisteme aykırı görüşler değildir. Dikkat etmemiz gereken bu konjonktürü doğru okuyabilmektir.

Hem daha anlaşılmadı mı?

Allah Başbakanımızı bizzat yönetiyor.

Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...