Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Pazartesi, 21 Mart 2022 13:11

BÜYÜK SIFIRLAMA…

Öncelikle bu tabir nedir? Nasıl ve ne zaman ortaya çıktı? Biraz açıklayalım.

 

Covid salgını başladı ve iki-üç ay sonra BÜYÜK SIFIRLAMA deyimini duyduk. Birleşik krallık prensi Charles ve Davos direktörü dünyanın iyilik meleği Klaus Schawap tarafından Mayıs 2020'de dünyaya tanıtıldı. Amaç salgın sonrasında, ekonomiyi sürdürülebilir bir şekilde yeniden inşa etme önerisi idi. Ancak kısa zamanda proje büyük tepki aldı ve yeni dünya düzeni için bir deney peşindesiniz yorumları yapıldı. Sonra bu deyim biraz suskunluğa alındı. Ama projeden asla vazgeçilmedi. 

 

Aslında büyük sıfırlama projesi ile pandemi tiyatrosu senaryosunun aynı merkezler tarafından üretildiği de anlaşılmış oluyordu. Bu arada DAVOS’un dünya politikalarının yönlendirilmesindeki rolünün önemine de bir not düşmek isterim.

 

İşte 2019 yılının sonundan itibaren devam eden pandemi büyük sıfırlamanın ilk provası idi. Muhtemelen ilk perdede sona yaklaşıldı. Laboratuvar ortamında üretildiği kesinlik kazanmasa da virüs üzerinden sahneye konulan tiyatro tüm dünyada medyanın da 7/24 kusursuz desteği ile başarılı oldu ve amacına nispeten ulaştı denilebilir. 

 

Hala yaşadıklarımızın normal bir pandemi olduğuna inanların sayısına bakıldığı zaman hipnozun devam ettiğini söyleyebiliriz.

 

Pandemi sürecinde tüm dünyada ‘yangını kim çıkardı, niçin çıkardı, ne amaçlanıyor’ diye düşünen beyinleri yok saymak, itibarsızlaştırmak oldukça dikkat çekti. Tarih de bugünleri kayıt altına aldı.

 

Peki sırada hangi oyunlar sahneye konulacak? Bu oyunları kim kurguluyor, ne amaçlanıyor?

 

Anlaşılan o ki sıradaki oyun kıtlık-pahalılık ve iklim krizi üzerinden sahneye konulacak.

 

Dünyada enflasyon kalıcı şekilde yerinden oynatıldı. Hiperenflasyona doğru bir gidiş var. Her ürün ve hizmetin kritik bir hammaddesinin veya ara mamulünün fiyatı sebepsizce olağanüstü artırıldı. Ya da tedarik zincirinden koparıldı. Ürün ya da hizmete ulaşmak zorlaştı, veya çok pahalı olarak tedarik edilmek zorunda kalındı. Mesela hayvan yem fiyatları bir yıl içinde % 100’e yakın arttı. Un fiyatı bir yılda % 136 oranında artış gösterdi. Süt yoğurt fiyatlarında da benzer artışlar yaşandı.

 

Evet ikinci tiyatro pahalılık-kıtlık üzerinden gelecek. Sebepleri de iklime bağlanacak ve alınacak tedbirlerle ikinci bir darbe daha vurulacak. Sığırlarımızın metan gazı çıkarması ve iklimi olumsuz etkilemesi safsatasını hep beraber duyduk. Bill Gates, eşi Melinda Gates ile birlikte 2019 yılında yayımladığı meşhur mektubunda tarımsal faaliyetlerin % 24 oranında sera gazlarında etkisini olduğundan bahsetti. Hatta bu mübarek hayvanların geğirirken ve gaz çıkarırken verdiği zararlardan bahsetti. 

 

Peki kim ne istiyor insanlıktan?

 

Öncelikle ifade edelim ki tiyatroyu sahneye koyanların amacı artık para kazanıp servetlerini katlamak değil. Bu süreç çoktan aşıldı. Zaten para da, matbaalar da kendi ellerinde. İstediği kadar parayı istediği yere aktarabilirler. Öyleyse amaç ne?

 

İlk baştan söyleyeceğimiz şudur. 

 

Dünyanın sahibi olduğunu zanneden aileler epeydir dünya nüfusunun artışından rahatsız. Nüfusun hızla arttığını, kaynakların da aynı hızla tükendiğini, bu gidişle insanlığın güya yok olacağını ifade ederek nüfus hız artışının kontrol altına alınması gerektiğini açıkça ifade ettiler. Bu taleplerini ülkemizdeki figüranlarından da zaman zaman duymaktayız. Dünyada ölümsüz olmak en büyük emelleri. Zira dünyayı çok seviyorlar. Ya da en azından bin sene yaşayabilecek bir çözüm bulmaya çalışıyorlar. Yoksa başka gezegenlerde koloni oluşturmak gibi hayallerin sadece dünyayı kandırmak için uydurulmuş bir hikâye olduğunu kendileri de biliyorlar.

 

İkinci olarak söyleyebileceğimiz artan nüfus ile beraber insanlığın refah seviyesi son yıllarda hızla yükseldi. Her yıl milyonlarca insan turizm, ticaret maksatlı farklı ülkelere hareket ediyor. Özel otomobiller, uçaklar, seyahatler, evler, yiyecekler, içecekler… 

 

Ve karar verildi… 

 

Nüfus artışı durdurulmalı. Trafik yavaşlatılmalı, karbon ayak izi azaltılmalı, insanlar fakirleştirilmeli, özgürlükler kısıtlanmalı. Bunun için iki önemli silah kullanıldı. Korku ve fakirlik. Zira toplum mühendisleri işlerini çok iyi biliyorlardı.

 

İşte pandemi böyle bir kararın projesidir. Adım adım insanlığın özgürlükleri elinden alındı, psikolojiler çökertildi, emir komuta ile hareket eder hale getirildi, birçok müessese battı, insanlar işlerini kaybetti, moraller bozuldu ve neticede fakirleşti. Dünya büyük bir kapanma yaşadı. Pandemi süresince dünyanın en zengin 10 kişisinin serveti ikiye katlandı. Zengin-fakir arasındaki uçurum arttı.

 

Pandemi süreci ile sekiz ay gibi kısa bir sürede dünyaya aynı anda sürülen aşılar ise nüfusa nasıl bir etki edecek? Bu tartışmalı konuyu uzmanlarına bırakıyorum. Covid aşılar için mi, aşılar covid için mi üretildi soruları hep sorulacak. Sürecin sadece sosyolojik ve ekonomik sonuçlarından bahsetmeye çalıştım.

 

Şimdi ikinci sahnedeki oyun nasıl bir etki yapacak?

 

Evet, insanlık en hassas yerinden vuruluyor. Bugün haberlerde tekrar gördüm ki EBK tarafından et kg fiyatına 10 TL ilave zam yapılmış. Süt fiyatları bir yılda % 100’e yakın arttı. Bir kg yoğurt fiyatı 15-20 TL bandına çıktı. Ekmek fiyatının kısa süre içinde 5-6 TL fiyatına ulaşması bekleniyor. 

 

Ulaşılmaz fiyatlar, mutsuz insanlık, sadece ihtiyaçları peşinde koşmaya çalışan topluluklar, bütün direnci kırılmış halk yığınları ve kaos…

 

Yine zenginleşen aileler ve fakirleşen fertler.

 

Sosyal devlet statüsünün kaybolması, devletlerin vatandaşına karşı aciz kalması, devletlerin borçlarının artması ve derin iflaslar…

 

Sonuçta yine derin ailelere teslim olmak. Adeta tek dünya vatandaşlığına giden yolda insanlığı böyle bir oluşuma mahkûm kılmak. Köleleştirmek…

 

Şimdi Metavers fırtınası var. Ondan da kısaca bahsetmek gerekir. Böylesine kaotik bir ortamda yalancı dijital bir cennet sunulacak. Özellikle genç kuşak için çok ilgi çekecek sahte bir cennet hazırlanıyor. Dışarda kıyamet kopsa da odasında sözde dünyanın her türlü nimetlerinden faydalanabilecek. Sadece yemeğini yiyecek, odasında yalancı dünyasını yaşayacak. Tatilini yapacak, dünyayı gezecek, arkadaşları ile kafede sohbet edecek. Dünyadan, toplumdan, ailesinden, değerlerinden kopmuş köleleştirilmiş gençler. Aslında modern köleler demek daha doğru. Ama medyada metavers denilen sahte cennetin hep iyi yönleri öne çıkarılacak. Şu an medya algı yayınlarına dikkatinizi çekerim. 

 

Türkiye sanal alemde en çok gayrimenkul satın alan ülke konumuna gelmiş. Biz sanal dünyada gayrimenkul alırken derin aileler gerçek arazileri satın alıyorlar. Bill Gates’in Türkiye’deki arazilere duyduğu ilgi dikkate değer…

 

Ülkemiz açısından alınması gereken en önemli tedbirlerin gıda tarım ve hayvancılık konularında stoklarımızın gözden geçirilmesi, milli ve yerli üretim oranlarının yükseltilmesi, tedarik zincirlerinin her halkasının sıkı sıkıya kontrol altına tutulması ve özellikle medyadaki zehirli yayınların kontrol altında tutulması olarak görüyorum.

 

Buraya kadar aslında şeytani plandan bahsettim. Her şey planlandığı gibi gider mi? 

 

Benim şahsen kanaatim odur ki bu oyun en güçlü göründükleri bir anda tersine dönecek. İnşallah uyanış tüm dünyayı saracak ve Deccaliyet mağlup olacak, insanlık yeni bir huzur dönemi yaşayacak. Zira şu anda her ne kadar kontrol altında tuttukları medya haberleri gizlese de dünyanın birçok ülkesinde önemli bir uyanışın başladığını gözlemliyoruz. 

 

Asla ümitsiz değiliz. Sadece düşmanın hilelerinin şifrelerini söylemeye çalıştım.

 

Allah’a karşı kim galip gelebilir? Zira bu aileler haşa Allah’a savaş açtılar ve kaybedecekler.

 

Bize düşen sabır ve dua...

 

‘(Onlar hakimiyeti ele geçirdiklerinde) yanınızdan ayrıldığında yeryüzünde bozgunculuk yapmak, ekini ve nesli yok etmek için çalışır. (Oysa) Allah, bozgunculuğu sevmez. (Bakara, 205)’

 

‘Onlara: 'Yeryüzünde bozgunculuk, fesat çıkarmayın' denildiğinde: 'Biz sadece ıslah edicileriz' derler. (Bakara-11)’

Ekrem Ata

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...