Pazartesi, 14 Eylül 2009 06:00

12 Eylül icraatlarını devam ettiren hükümet de suçludur

12 Eylül icraatlarını devam ettiren hükümet de suçludur

 

Sağcısı solcusu herkes 12 Eylül icraatlarını eleştiriyor. Yalnız unutulan bir konu var onu da ben dile getireyim.

12 Eylül canileri demokrasinin canına ot tıkamıştır. Sadece demokrasi değil zaten güç bela geliştirebildiğimiz hukuk sistemimiz de ayaklar altına alınmıştır. Bence çok büyük bir noktayı siyah.

Askeri Şura Kararlarının yargı denetimi dışına kaçırılması 12 Eylül icadıdır. Darbecilerin sinsi bir buluşudur. Bu dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen hukuk skandalı sayesinde özellikle eşleri başörtülü olduğu için binlerce subay ordudan atılmıştır.

Yahu “idarenin yaptığı her eylem yargı denetiminde olmalıdır” gerçeğini hala hangi yüzle müdafaa ediyorlar. Bunların yüzleri manda derisi ile mi kaplı?

Eski Cumhurbaşkanları, “idarenin yaptığı her eylem yargıya açık olmalıdır” diyordu. Fakat işbaşına gelince eskileri de, iyi bildiğimiz yenisi de birden değişiveriyorlar. Bu koltukta ne var bilmiyorum ki, oraya oturunca gerçekler değişiyor mu, ne!

12 Eylül dalkavuklarının unutturmaya çalıştıkları fakat her yıl en az iki kere gündeme gelen bir zulüm hala işlenmeye devam ediyor. İnsanlara hiçbir müdafaa, yargılanma hakkı verilmeksizin sadece amirlerinin verdiği raporlara istinaden işinden gücünden edilip “ordudan atılıyorlar”. İşin acı tarafı bu hukuksuzluğu daha önce gündeme getirmiş olan hükümet, yedi yıldır işbaşında olduğu halde hiçbir çözüm sağlayamadı.

Ben hükümetin aciz olduğunu zannetmiyorum. Korkak ve beceriksiz olduğunu düşünüyorum. Zira daha önce siyaset dersi aldıkları Erbakan’da aynı hatayı yapmıştı. Bunlar darbecilere, hakim güçlere şirin görünmek uğruna her türlü dalkavukluğu maharet sayıyorlar. Hâlbuki bu tarz siyasetin ne kendilerine ne de ülkeye hiçbir menfaati görülmedi.

Aç canavara karşı tahabbüb yani ona sevgi beslemek onun iştahını açar. Dönüp gelir dişinin kirasını ister. Aynen bunun gibi oldu. Zalimlere karşı taviz vermek onların aklını başına getirmedi. Bilakis daha da azgınlaşmalarına neden oldu.

Erbakan, başbakanlık yaptığı dönemde kendisine hakaret eden generali terfi ettiren kararnamelere imza atmış bir insandır. Onun tedrisinden geçmiş Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’dan ne beklenebilir ki, başka. Her yıl onlarca insanın Yüksek Askeri Şura Kararları ile ordudan atılmasını hiç vicdanları sızlamadan imzalıyorlar. Güya “şerh” koyuyorlar. “Bak ben karşı çıktım” diyerek insanları aldattığını zannediyorlar. Peki, sormazlar mı adama “Kardeşim, bu zulüm belgelerini niye imzalıyorsun” İmzalama bakalım, ne olacak.

Hatırlatayım, belki yararı olur. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Askeri Şura kararnamelerini imzalamamakta direnmişti. Çünkü Ali Feşi Esener gibi dindar bilinen bir generalin Genel Kurmay Başkanı olmasını istemiyordu. Sonunda amacına ulaştı. Kararnameler imzalanmayınca diğer iki kişiyle birlikte Ali Feşi Esener emekli olmak zorunda kaldı. Kenan Evren’in önü açıldı ve o da memleketin canına kibrit suyu döktü.

Bu tarihin acı gerçeğini Cumhurbaşkanımız veya Başbakanımız bilmiyor mu? Eğer gerçekten bilmiyorlar ise benden öğrensinler yok eğer biliyorlar ise  “oturdukları makamları hak etmedikleri ve zulme alet oldukları” ortaya çıkacaktır.

Hazreti Ali’nin (r.a) devlet başkanı olduğu bir zamanda bir Yahudi’nin şikâyeti üzerine yargı önüne çıkması keza Şanlı Hükümdar Fatih Sultan Mehmet’in bir Rum mimar yüzünden aleyhine hüküm giymesi, Müslümanlarda idarenin her türlü eyleminin yargıya açık olduğunun en güzel örnekleridir.

Dindarlara “gerici” diyenler, yapılan bu zulüm yüzünden en azından 1400 yıl geriye gittiklerini fark edemiyorlar mı? Gerçek gerici kimmiş? Bakalım. Bunlar vahşet ve bedeviyet asırlarına rücu ederek gerçek irticacı olduklarını ispat etmiş oluyorlar.

Bazı asker arkadaşlarımla yaptığım konuşmalarda ve dostlar arasında “bu konuda çok sert tepki veriyorsun” diye beni eleştiriyorlar. Lakin bazı arkadaşlarım da bana “niçin bu zulüm ile ilgili yazı yazmıyorsun” diye haklı olarak itiraz ediyorlar. Hiç olmaz ise 12 Eylül’ün yıldönümünde ve bu zulüm belgelerinin Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından imzalandığı zamanlarda “ayıptır, günahtır” dememden kimse rahatsızlık duymasın, vesselam…  

 

                                                                                               

Vehbi HORASANLI

 

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...