Pazartesi, 25 Şubat 2013 09:53

Yeniden Kadınla Cihat (2)…

Bir önceki yazımızda kadının İslam’ı tebliğ için ya da özellikle tesettür ve başörtüsü olmak üzere İslami bazı yasakların kaldırılmasını sağlayabilmek adına meydanlarda kullanılmasının mahsurlarını anlatmaya çalışmıştık.

                Ancak bu yazımdan sonra birçok tenkit aldım. “Hangi çağda yaşıyorsunuz? Kadınları eve hapsedin mi demek istiyorsunuz? Kadın tesettüre uyduğu sürece dışarıda İslam’ı tebliğ edemez mi? Kadın hem ahlaklı ve dindar bir nesil yetiştirip hem de sokaklarda İslam’a hasret insanlara tebliğ yapamaz mı?” şeklinde birçok sual de yöneltildi.

                Hatta bir arkadaşım; “Yahu kardeşim sen doğrudan bizi hedef almışsın. Biz böyle yaptığımız için bu yazıyı yazmışsın.”  Diye teessüflerini de bildirdi.

                Hayır, asla. Ben kimseyi kendimden daha az dindar görmedim. Takvaca da kimseden üstün olduğumu düşünmedim. İslam’ın emir ve yasaklarını herkesten ziyade uyguladığım iddiasında da olmadım.

                Bir kere bir insan kendisini kurtulmuşlardan ve takva ehlinden saymakla en büyük takvasızlığı yapmış olur.

                Evet, belki İslam’ı en iyi şekilde hayatımıza tatbik etmekle mükellefiz. Ancak öyle bir zamanın nesilleri olarak dünya ya geldik ki kendimizi İslam’ın içinde takva ehlinden bulmamız gerçekten zordur.

                Bu zamanda insanlar yapabildiklerinin en iyisini ortaya koymakla mükelleftirler. Bugün benim yaptığım iyi bir ameli başkası yapamayabilir ama bir başkasının yaptığı iyi bir ameli de ben yapamayabilirim. Bu demek değildir ki her uygulamada iyi olmadığımız halde sadece iyi olduğumuz uygulama da bir başkasına tavsiyede bulunmayacağız.

                Bilakis bu konulardan birbirimize bahsetmeliyiz. Böylece herkes iyi olduğu hususta bir diğer arkadaşını yönlendirerek iyi olmasına katkı sağlamaya çalışmalıdır. Böyle davranıldığı takdirde birde bakmışsınız ki toplumda yapılan iyi hareketler gittikçe artmaya başlamış.

                Evet, doğruluğunu teyit etmedim ama bir darb-ı mesel vardır. “İmamı Azam Ebu Hanife’ye bir kadın çocuğuna bal dokunduğundan yardım istemiş. Ebu Hanife rahmetullahi aleyh git filanca gün gel demiş kadına. Kadın söylenen gün gelmiş ve Ebu Hanife Rahmetullah, çocuğun başını okşayarak yavrum bundan sonra bal yeme olur mu? Diye nasihatte bulunmuş. Çocuk bal yemeyi terk etmiş. Kadın ey efendim bu kadar kolaydı da neden bizi beklettin, o gün söyleseydin olmaz mıydı? Diye serzenişte bulunmuş. O büyük zat ise ben o gün bal yiyordum. Bal yemeyi terk etmeden nasıl bir başkasına bal yeme diyebilirdim ki diye meşhur cevabını vermiş.

                Evet, kesinlikle öyle insanlar yaptıkları ile tesir ederler karşısındaki insanlara. Bu kesinlikle doğru. Ancak dedim ya biz İslam’ın hayat damarlarının koparıldığı bir zamanda yaşıyoruz. Biz aksine yaptığımız her iyi ameli dostlarımıza aktaracağız ki toplum beklenen seviyeye daha süratli gelsin. Yoksa herkes her ameli yapmayı bekleyecek olursa her halde kıyamete kadar beklemek gerekecek. Bugün toplumda yaptıkları yapmadıklarından fazla olan kaç fert var. Ve bu fertler kaç kişiye nasihat verme imkânı bulabilir.

                Burada bir şeyi tekrar düzelterek Kadınla Cihat konusunda birkaç hususu daha anlatmak istiyorum. Biz kesinlikle dostlarımıza nasihat değil tavsiyede bulunuyoruz. Nasihat almaya muhtaç şu kalbimiz hangi hakla nasihat verebilir. Eğer nasihat eder bir hale girmişsek tüm dostlarımızdan özür dileriz.

                Meselemize dönecek olursak; Evet biz kadınlar eve kapatılsınlar, nasihat etmesinler demedik. İslam’da kadının yerinin önemini anlatmaya çalıştık.

                Kadının bu yerini tespit ederken de kıymetli halinden taviz vermeden İslami vazifelerini yapması lazım geldiğini vurgulamaya çalıştık.

                Elbette kadın gelecek nesillerin garantörüdür. Kadın asli vazifesine annelik yani insan yetiştirme vazifesine rücu etmelidir. Çünkü toplum gelecekte iyi ahlaklı nesiller sayesinde kurtuluşa erebilecektir. Bunda da temel yük elbette annelerin üzerindedir.

Bakınız tesettür ayetleri indikten sonra Peygamber Efendimiz (SAV) kadınlarla doğrudan görüşmeyi kesmiş ve hanımları vasıtası ile suallerine cevaplar vermişlerdir.

Aişe radiyallahu anha annemiz tesettür ayetinden sonra müminlerle perde arkasından görüşmeye başlamıştır. Kaldı ki ayetle müminlerin annesi olduğu bildirildiği halde böyle yapmıştır. Böyle olduğu halde O, ümmetin eğitiminden geri kalmamış, ümmete kıyamete kadar sürecek hocalık vazifesini ifa etmiştir. Bunu yaparken de tesettür anlayışından asla taviz vermemiştir.

İslam kadına alışveriş yapar gibi ibadette indirim yapmıştır. Ayın belli günlerinde namazlarını kılmazlar ve hatta sonrasında bunu kaza dahi etmezler. Kadına cihat farz kılınmamıştır. Kadına ev geçimi ve çalışma farz kılınmamıştır.

Bir hadisi Şerifte kadından istenen net olarak ortaya konulmuştur; “Kadın, beş vakit namazı kılar, orucunu tutar, kendini yabancılardan korur ve kocasına muti olursa, Cennete girer.” (İbni Hibban)

Bir başka hadisi şerifte Peygamber aleyhissalatü vesselam efendimiz kızı Fatıma radiyallahu anyaha bir nasihatte bulunurken şöyle buyuruyor; “…Kadının kocası ile bir saat, bir müddet oturması, Kâbe’yi tavaf etmesinden daha iyidir. Ey Fatıma! Erkek hanımından razı olunca, o kadın cennete, cennetin hangi kapısından isterse girer.” Buyurmuştur.

Burada kadına sadece bu ibadetleri yaparsa Cennetin dilediği kapısından girer diyor. Bugün kaç kadın vardır ki Kâbe’yi bir kez tavaf etmek yerine bugünkü manada İslami bir çalışmayı tercih eder. Kadının evinde ve kocası ile hizmet Kâbe’yi tavaf etmekten bile üstün tutulmuştur. Böylece cennetin dilediği kapısından girme şerefine nail olacaktır, olmuştur.

Bir başka hadisi şerifte ise; “Peygamber Efendimiz aleyhissalatü vesselam Hz. Aişe ve Hz. Hafsa ile otururken iki gözü ama olan İbn-i Ümmü Mektum içeri girer. Peygamberimiz hanımlarına içeri girin der. Müminlerin anneleri; Ya Rasulullah bizi görmezde tanımazda. O ama değil mi? deyince Rasulullah Efendimiz Ya sizler kör müsünüz? “ Diye buyurur.

Sözü çok fazla uzatmaya ihtiyaç yok aslında. Buraya kadar anlatmaya çalıştığımız hususlar kadının cihat anlayışının nasıl olması gerektiğini net olarak ortaya koyuyor aslında. Kadın şeriatın ölçülerine uymak kaydı ile hizmet edebilme imkânına sahiptir. Ancak buda sadece hemcinslerine karşı olabilir.

Kadının İslam’da erkeğe göre avret yerlerinin daha fazla tanımlanması da mutlak muhafaza olması gerektiğinin bir delilidir aslında. Bu zamanda da sokağa çıkarak cihat edeceğim, hizmet edeceğim şeklinde olacak olursa mutlak fitneye maruz kalacağından iyi düşünülmesi gereken bir durumdur.

Kadının namaz kılarken dahi kendi yatak odasında namaz kılması daha hayırlıdır” diyen İslam büyükleri dahi çıkmıştır.

                Elbette burada kadın mutlak hapis edilmelidir. Anlamı çıkarılamaz. Zarurete binaen, ihtiyaca binaen elbette kadın sokağa rahatlıkla çıkabilir. Geçimini sağlamak zorunda olan bir kadın elbette fitneye sebep olmayacak bir şekilde bir yerde çalışma imkânına da sahiptir. Kadınlarımız gelecek neslin eğitim ve ahlaki seviyesine katkı sağlayacak ilim yolunda mücadele etme imkânına da sahiptir.

Bizim anlatmak istediğimiz bir mecburiyet yokken ve erkeğin yapacağı hizmetler ve girişimlerle birçok problem çözülecekken kadının müdahil edilmesinin uygun olmadığıdır.

Bakınız Ahzap Suresi 53 ayeti kerimede mealen ; “…Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir…” Buyurulmaktadır.

Elbette hal böyle iken sıradan olan biz kulların hanımlarla, hanımların erkeklerle muaşeretlerinde ne kadar dikkatli davranması gerektiği anlaşılmaz mı?

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar…

Son Düzenlenme Pazartesi, 25 Şubat 2013 11:09
Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...