Pazartesi, 02 Eylül 2019 18:29

Hicret ve Manası

Hicret; kelime  olarak terk etmek, bir  yerden başka bir yere  göç  etmek mânalarına gelir.

İslâmî  ıstılâh ta; Hz.Peygamber'in  milâdî  622 tarihinde Mekke'den Medine’ye göç etmesidir.
İslâm gelmeden  önce Mekkeli müşrikler, şirk  içinde her türlü  günâhın fütursuzca işlendiği bir cahiliye hayatı  yaşıyorlardı. Hz.Resûlullah sav. İslâmı tebliğe başlayınca müşrikler bundan çok  rahatsız oldular. Zira islâm, şirke ve vahşet alûd yaşayışlarına  karşı  çıkıyordu. Müşrikler, putlarını (şirki) reddeden, tek Allah’a inanmayı (Tevhidi) ilan eden Hz.Muhammed’e sav karşı çıktılar. Halbuki,İslam’ı tebliğ etmeden önce O’ Abdullah’ın oğlu Muhammed (Muhammed bin Abdullah) iken, O’na ‘Muhammed-ül Emin’ diyor ve kıymetli emanetlerini bile teslim ediyorlardı. O, onların en akıllılarıydı.Hacer-ül esved meselesinde savaşın eşiğinden onları döndürmüştü. O’nun yalan söylediğine şahit olmamışlardı. Ne zaman ki, Abdullah oğlu Muhammed, Allah’ın Resulü Hz.Muhammed sav oldu ve Kur’anı tebliğe başladı; Bu sefer müşrikler O’na ‘ kezzab(yalancı), mecnun, sihirbaz’ demeye başladılar.Müşrikler evvela Hz.Peygamber'e, vaz geçmesi  için  çok  cazip teklifler sundular (para,mal-mülk, reislik vs). Resûlullah'ın 'Ayı  bir elime,Güneşi  de bir elime  veseniz, vallahi  bu dava'dan vazgeçmem' demesiyle, müşrikler, Resulullah’ın davasından vaz geçmiyeceğini, tekliflerinin bir işe yaramadığını anladılar .Bunun üzerine müşrikler, başta  Resûlullah olmak üzere bütün  müslümanlara; önceleri boykot ve tecrit,sonra da işkence ve ölüme kadar varan ezâ ve cefânın  her türlüsünü yapmaya başladılar.Bu zulüm ve gaddarlıklar öyle  dayanılmaz bir hale  geldi ki, müslümanlar, Resûlullah'a gelerek ' metâ nasrullâh' ( Allah'ın yardımı ne zaman) demeye  başladılar. Cenab-ı Hakk ilâhî   vahy'inde; 
" .. İyi biliniz ki, Allah'ın yardımı  çok yakındır"(bakara-214).

‘’Ey iman eden kullarım ! Şüphesiz yarattığım yer yüzü geniştir (darlandığınız zaman hicret edin). O halde yalnız bana kulluk edin’’(Ankebut-56).
" Şüphesiz ki  Rabbin, eziyete  uğratıldıktan  sonra hicret  edenlerin  yanındadır..." (Nahl-110) demiş ve hicrete izin vermiştir. Allah-ü Teala, bulundukları yerde dinlerini yaşamaları,Allah’a kulluk etmeleri çok zor olunca,mü’minlere , o zor şartlardan çıkıp, dinlerini daha kolay yaşayacakları bir yere gitmelerini söylemiştir. Müslümanların,Allah’a itaatları ve islamı yaşamaları esastır.

Çünkü; Dünya fani ve ölüm gerçektir.Her doğan insan bir gün ölecektir.           ‘’ Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur.Keşke bilmiş olsalardı’’(Ankebut-64).

Baskı ve zulümle Müslümanların dinlerini yaşamaları engelleniyorsa, Allah’a kulluğu tercih edip, o yerden (geçim şartları uygun olsa bile) hicret edip,İslamı yaşayabilecekleri uygun bir yere gitmeleri daha uygun olur ( orada geçim şartları zor olsa da). Dini yaşamak,Allah’a kulluk etmek, geçim şartlarından, rızık peşinde koşmaktan daha önemlidir. Nitekim Cenab-ı Hakk, Kur’anda;

‘’ Nice hayvanlar var ki, rızkını (biriktirip) yanında taşımıyor.Çünkü onların da,sizin de rızkınızı Allah veriyor.O her şeyi işitir ve bilir ‘’(Ankebut-60), buyurmaktadır.

Allah’ın rahmetinin bir eseri olan hicret etme müsaadesi gelince,
Mü'minler önce Habeşistan, sonra da Medine'ye hicret  ettiler.Son olarak, Hz.Resûlullah, müşriklerin kendinde bulunan emânetlerini vermesi için  Hz.Ali'yi ra. vekil  ederek,Hz Ebu Bekir ile milâdî 622 bir Muharrem’in de Mekke'den  Medine'ye(Yesrib) hicret  etmiştir.   Bu tarih,  Hz Ömer'in halifeliği döneminde müslümanların HİCRİ TAKVİMİNİN başlangıcı

olmuştur. O tarihten itibaren Muharrem  ayının  birinci  gecesi Müslümanların yılbaşı gecesi  olmuştur.

Hicret; Müslümana isabet eden maddi ve manevi her sıkıntıdan,her zorluktan kurtulmak için bir vasıta, sığınılacak bir liman aramadır.

Hicret; İnsana kulluktan firar edip, Allah’a kulluğa yöneliştir.

Hicret; Şirkten kurtulup, Tevhide sarılmadır.

Hicret; Hevâyı terk edip, Hüdâ’ya itaattır.

Hicret; ‘Belhüm edall (hayvandan da aşağı) olmaktan çıkıp, ‘ eşref-i mahluk’ olarak hakiki insan olmaya yöneliştir.

Prof.Dr.Yusuf ÖZERTÜRK

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...