Salı, 25 Ağustos 2009 03:56

Denizcinin Ramazanı 2

Denizcinin Ramazanı 2

Ramazan mesaisi

 

Ramazan ayında özellikle gündüzlerin uzun olduğu yaz aylarında Ramazan mesaisi yapmak gereklidir.

Birçok işveren özellikle de Avrupalılar bu hususa çok dikkat ederler. Gerçi birçoğunun amacı inanca saygıdan öte verimliliktir. Bununla birlikte Ramazan aylarında oruç ibadetlerinin kolaylıkla yapılması için gerekli tedbirleri alırlar.

Gemilerde de mesai saatlerini ayarlamak mümkündür. Mesleğini iyi yapan kaptanlar, bulunduğunuz yer eğer yaz ayı ise mesaide bazı kolaylıklar yapmaya çalışırlar. Örneğin oruç tutanların istirahat sürelerini uzatarak gemi işleri yapılır. Fakat zorunlu hallerde örneğin manevralar yani yanaşıp kalkma durumlarında yapacak bir şey yoktur. Herkes ayakta ve görevini yapmak zorundadır.

Bununla birlikte Ramazan aylarında Allah insana ayrı bir güç veriyor. İlk birkaç günden sonra (düzenli yemek alışkanlığı değiştiği için) oruç tutmak insana hiç zor gelmemeye başlıyor. Ayrıca Ramazanın verdiği şevk ve neşe işin cabası. Kısaca Ramazanlar gemide de olsa çok güzel geçer.

Fakat Ramazan ayının en güzel yaşandığı yerlerin başında Arap ülkeleri gelir. Zira burada Ramazan mesaisi bambaşkadır. İftar saatine kadar sokaklar bomboş adeta etrafı ölüm sessizliği kaplamıştır. Fakat iftardan sonra her yer cıvıl cıvıl insan kaynamaya başlar. İşyerleri açılır alışveriş mağazaları ağzına kadar dolu olur.

Gece yarısına hatta sahura kadar açık işyerleri vardır. Kalabalık hiçbir yerde azalmaz. Sahurdan sonra sabah serinliğinde çalışmalar devam eder. Fakat öğle sıcağı bastırınca insanlar birer birer ortadan çekiliverirler. Ta ki iftar saatine kadar. Sonra yine Ramazan şenliği başlar.

Tabi bütün Arap ülkeleri böyle midir? Bilemem lakin gittiğim bütün liman şehirlerinde üç aşağı beş yukarı buna rastladım.

Cenabı Allah bütün Müslümanlara Ramazan’ın bereketini nasip etsin.

 

Tadı damaktan gitmeyen iftar yemekleri

 

Bunca yıldır oruç tutarım ama “en lezzetli orucun hangisidir?” diye sorsalar hiç tereddüt etmeden Askeri okulun ilk yılındaki iftar yemeğini söylerim. Zira aradan 25 yıl geçtiği halde tadı hala damağımda duruyor.

Aklınıza büyük bir ziyafet sofrası gelmesin sakın. O seneki Ramazanda doğru dürüst yemek bile görmemiştik. Bilakis birkaç bisküvi ve çay ile oruç açıyorduk.

Belki biraz tuhaf gibi gelecek ama o yıllarda yaşadığım bazı olayları anlatırsam sanırım bana hak vereceksiniz.

O yıl Bahriye Mektebine girdiğimiz ilk yıldı. Ne yazık ki okul idaresi oruç tutmayı yasaklamıştı. Bu yasak her yıl olmasa da okul komutanının keyfine göre uygulanmaktaydı. O yılki komutan önceki yılda olduğu gibi oruç tutmayı yasak etmişti.

Yıllarca hiç ara vermeden oruç tutmuş biri olarak bu durumu çok tuhaf ve acımasız olarak karşılamıştım. Ama ne olursa olsun orucumu tutmaya karar vermiştim. Zorla boğazıma yemek sokacak değillerdi ya?

İlginçtir benim gibi en az 15 sınıf arkadaşımda aynı kararı vermiş “ne pahasına olursa olsun” oruç tutmayı göze almışlardı.

Ramazanın ilk günü büyük bir tepki ile karşılaştık. Okul idarecileri bizi iftar zamanı yemekhaneden adeta kovarcasına uzaklaştırmışlardı. Biz yine de numaralarımızı tespit etmedikleri için ceza almaktan kurtulduğumuza seviniyorduk.

İlginçtir okuldaki en az 120 Libyalı öğrenci için iftar yemeği çıkıyordu. Onlar afiyetle iftar ederken aynı okulun öğrencisi biz Türkler üvey evlat muamelesi görüyorduk. Hem de kendi ülkemizde…

Her ne ise yaz aylarının o geç iftar saatinde teneffüshanenin yolunu tuttuk. Hiç olmaz ise kantinden aldığımız bisküvi ve benzeri şeyler ile orucumuzu açtık. Birde güzel bir çay demlemiştik.

Fakat o ne güzel iftar yemeğiydi. “Ya Rabbim her zaman bize öyle güzel nimetlerini lütfunla gönder”  diye daima dua etmişimdir. Belki inanmayacaksınız ama o yıl tutuğum oruç, benim en güzel orucum ve iftar soframdı. Demek ki insana zevk veren gıdalar değil o an içinde bulunduğu haleti ruhiyedir.

Şimdi anlıyorum ki; her güzel şey Cenabı Allah’ın rahmeti ve lütfu iledir. Eğer O, isterse en kötü bir hastalığı dahi güzel gösterdiği gibi, en nefis sofradaki nimetleri dahi zehir gibi tatsız ve acı hale getirebilir.

Rabbimden niyazım, bütün kardeşlerimizi hakiki iştahı kazanan ve koruyan kullarından etmesidir, vesselam.

 

 İftar sofrasının güzelliği

 

İftar sofrasına tat katan en önemli şey yemeklerin lezzeti değildir. Allah’ın emrini dinlemiş olmanın verdiği ruhani bir lezzet vardır ki onun tadı hiçbir şeye benzemez. Gerçi bir çok kişi bunun farkında bile değildir, lakin sofralara lezzet katan en önemli şey budur.

Bir diğer güzel faktör ise birlik ve beraberliğin vermiş olduğu lezzettir. Kardeşliğin, dostluğun, aile beraberliğinin ne kadar güzel bir şey olduğunu işte o zaman fark edebilmek mümkündür.

Bir defasında Bahriye Mektebinde oruç tutmak yasaklanmış fakat benim de aralarında bulunduğum bazı öğrenciler oruç tutmaya karar vermiştik. Soframız yiyecek bakımından olmasa da kardeşlik ve arkadaşlık bakımından çok zengindi. Her şey normal zamanlardakinden çok daha lezzetliydi. Demek ki gerçek lezzet insanın ruh hali ile alakalıdır.

Hatta oruç tutmalarının yasaklanmadığı Libyalı öğrencilerin peçetelere sararak gizlice yemekhaneden çıkardıkları ve bize sundukları bir iki poğaçanın tadından çok daha güzel olan şey, bize karşı göstermiş oldukları incelik ve dostluk-kardeşlik eli idi.

Eğer insan neşeli ve mutlu ise kuru bir ekmek parçası da çok lezzetli olur. Eğer ruhen bunalım içinde ve nimetleri ihsan edeni tanımıyorsa, insan dünyanın en güzel yemeğini de yese, hiçbir zevk alamaz.

Rabbimden insanlara en güzel haleti ruhiyeyi sağlayan yani mutlu kılan iman nimetini, son nefesimize kadar vermesini ve eksik etmemesini niyaz ediyorum…

 

 Ramazan ayında spor faaliyetleri

 

Askeri okullarda spor faaliyetleri çok önemlidir. İyi bir asker olmak için atletik bir vücuda sahip olmak ve savaş zamanı gelince yıkılmadan ayakta kalmak gereklidir. Bu yüzden askeri okullarda spor yapmak “olmazsa olmaz” maddelerin başında yer almaktadır.

Hatta çeşitli bedensel spor testleri yapılır. Bu testler esnasında başarısızlık durumunda okuldan ayrılmak durumu icap eder. Dolayısı ile ne yapıp edip bu testleri başarı ile bitirmek gereklidir.

Bahriye mektebinde iken Ramazan ayının spor nedeni ile çok zor geçeceği zannedilir. Zira Çeviklik Parkuru, Koşarak Dayanıklılık Testi ve Yüzme Testi yapılırdı. Bu testi bitirmek kadar iyi bir sürede tamamlamak ta gerekirdi. Zira testi bitirdiği halde çok geç kalanlar “0” puan alırlardı ki bu durum sınıfta kalmaya kadar kötü sonuçlara yol açardı.

Oruçlu iken Çeviklik Parkurunu ve Dayanıklılık koşusunu yapmak mümkündü. Lakin yüzme testinde orucun bozulması nerdeyse kesin olurdu.

Bu yüzden kara kara düşünürken daha Ramazan başlamadan yüzme testinin yapılacağını söylediler. Oruç tutacak olanlara öncelik tanınacaktı.

Bize “teste girmek isteyenler öne çıksın” denildi. Benimle birlikte 10–15 arkadaşım öne çıktık.

İlk yüzme testine giren guruptaydım. Önce dipten sonra serbest ve sırtüstü yüzme en sonunda da dipten maket çıkarma testleri vardı.

İlk safhayı gayet iyi yüzdüm sürem de gayet iyi gibiydi fakat dipten maket çıkarırken acele ile maketi elimden düşürdüm. Bu yüzden test sonucu geçersiz sayılmıştı.

Öğretmen subay eğer zaman kalırsa bir şans daha vereceğini söyledi. Nitekim 4–5 arkadaşımla bana hazır olmam söylendi.

Bu sefer daha dikkatliydim. Sonuçta maketi de çıkararak sonuç noktasına kadar taşıdım ve testi başarı ile bitirdim. Test süresi de gayet iyi idi. Bu testten aldığım puanlar sayesinde “Savaş Beden Eğitimi Dersini” başarı ile bitirmiştim. Zira diğer testlerden aldığım puanlar biraz düşüktü. 

İşte Ramazan ayının bereketi sayesinde daha Ramazan gelmeden onun güzel duygularını yaşamaya daha o andan itibaren başlamıştım.

Mübarek Ramazan ayının Ümmeti Muhammet’e hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

 

İftar saatleri denizde nasıl belirlenir?

 

Gemilerde çalışırken birçok defa Mübarek Ramazan ayıyla karşılaştım. Eğer gemimiz Müslüman bir ülkenin limanında ise iftar ve sahur saatleri hiç sorun olmaz. Fakat deniz ortasında ve Hıristiyan ülkelerin limanlarında oruç tutarken bu saatlerin belirlenmesi daima zor olur.

Gemide disiplinin sağlanması ve sosyal işlerin düzenlenmesi görevi 2.Kaptana aittir. Ramazan orucu da önemli bir moral aktivite olduğu için 2. Kaptan ne yapıp edip Ramazan saatlerini doğru olarak tespit etmek zorundadır. İsterse kendisi oruç tutmasın…

Değişik gemilerde 2. Kaptanlık yapmıştım. Görevim esnasında Ramazan ayı ile sık sık denizin ortasında da karşılaşmıştık. Tabi bu durumda iftar ve sahur saatlerini doğru olarak belirleme görevi benim olmuştu.

Bu saatlere göre yemek hazırlatıyor gemi düzenini aksatmayacak şekilde tertip alıyordum. İsterseniz deniz ortasında bu işi nasıl yaptığımı anlatayım.

Denizde astronomik seyir yapmada kullanılan “Almanak” adını verdiğimiz kitaplar bulunur. Bu kitaplar senenin 365 günü belirli yıldızların hangi açıda gökyüzünde bulunacağını bize gösterirler. Ayrıca Ay ve Güneşin doğuş, batış zamanları da bu almanaklarda yazmaktadır.

Alacakaranlık zamanlarını ve güneşin doğuş, batış zamanlarını bulunduğumuz mevkiinin koordinatlarına göre hesaplamak mümkündür.

Güneşin batışından itibaren ufuktan aşağıya 8 derecelik inmesi hem iftar saati hem de Sivil alacakaranlık zamanıdır. Fakat ben her zaman temkini elden bırakmaz 5 dakika geç olarak iftar saatini belirlerdim. Bunu personele de söylüyordum. İsteyenlerin “şu saatte” oruç bozabileceklerini ama benim gibi temkinli olarak 5 dakika daha sabırlı olmalarının daha iyi olacağını ifade ediyordum zira insan bir iki dakika hata yapabilirdi.

Gerçi iftar zamanı ile güneşin batış saatini karşılaştırdığım zaman sonucun doğruluğunu bulmak kolay oluyordu. Fakat bulutlu günlerde yani güneşin ufuk çizgisinin altına indiğini görmediğimiz zamanlarda bu hesap işi önem kazanıyordu. Ayrıca aşçının yemeği iftar saatine göre hazırlaması ve sıcak vaziyette sunması bakımından da önemliydi.

Bütün denizci kardeşlerimin Ramazan ayını tebrik eder daha nice Ramazan ayını sağlıklı ve afiyetle geçirmesini dilerim.

 

                                                                                                                                

Vehbi HORASANLI

  

 

 

Vehbi Horasanlı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...